Türkiye Riknaddin'de neyi amaçlıyor?

img
HABER MERKEZİ - Suriye sahasındaki otorite boşluğunu fırsat bilen Türkiye, Şam’ın Kürt mahallesi Riknaddin’den Lazkiye kıyılarına kadar geniş bir alanda demografik değişim ve ihvan çizgisinde toplumsal doku şekillendirmeyi planlıyor. 
 
Suriye’de yaşanan iktidar değişimi ve süren kaos, Türkiye’nin bölgeye yönelik müdahale biçimlerini çeşitlendirdi. Sahadan edinilen bilgilere göre; Türkiye askeri varlığının yanı sıra istihbari faaliyetler, yerel işbirlikçiler ve insani yardım adı altındaki faaliyetlerle Suriye’nin demografik yapısını ve siyasi geleceğini kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmeye çalışıyor. Özellikle Şam’ın Riknaddin (Rikendin / Hayi Akrad) mahallesi ve Suriye kıyı şeridindeki nüfus müdürlüklerine yapılan baskınlar, bir sosyal mühendislik planının devrede olduğunu gösteriyor.
 
ASİMİLASYON VE KONTRGERİLLA YAPILANMASI
 
Şam’ın tarihsel olarak Kürt nüfusuyla bilinen Riknaddin semtinde yaşananlar, Türkiye’nin Efrîn'de uyguladığı politikaların başkent versiyonu olarak dikkat çekiyor. Edinilen bilgilere göre, mahallede MİT ve Müslüman Kardeşler (İhvan) güdümünde yeni bir idari sistem kuruldu. Eski Baas rejimi kalıntıları ve İhvan sempatizanlarının (Jomerd Wanli, Sinan El-Raşi gibi isimler) yönetime getirilmesi, rejimin baskıcı yöntemlerinin sadece üniforma değiştirdiğini gösteriyor. Mahalle 4 ana bölgeye ayrılarak, her biri MİT ile bağlantılı komitelerce denetleniyor.
 
Bu yapılanmanın tehlikeli boyutu ise sessiz nüfus sayımı, gıda yardımı ve İstibyan Sofraları adı altında yapılan fişlemelerle, mahalledeki Kürt nüfus oranı manipüle edilerek yüzde 5 gibi gerçek dışı bir seviyede gösterilmeye çalışılıyor. Amaç Şam’daki örgütlü Kürt kimliğini eritmek ve mahalleyi Türkmen/İhvan kimliğiyle yeniden tanımlamak.
 
SAHTE ‘KÜRT-İSLAM’ PARTİSİ PROJESİ
 
Riknaddin’de Kürt Özgürlük Hareketi’nin etkisini kırmak için dini maskeli bir karşı-örgütlenmenin varlığından bahsediliyor. Suriye Halkı Partisi adı altında Serbest Waneli üzerinden örgütlenen bu yapı, Kürtleri ulusal hak taleplerinden uzaklaştırıp, Türkiye’nin yörüngesindeki İslamcı bir çizgiye çekmeyi hedefliyor. Kültür merkezlerinde folklor adı altında yürütülen faaliyetler ise asimilasyonun kültürel ayağını oluşturuyor.
 
KIYI ŞERİDİNDE DEMOGRAFİK TEHDİT
 
Planın bir diğer ayağı ise Suriye’nin Akdeniz kıyı şeridinde (Lazkiye, Tartus, Humus) yürütülüyor. Türk heyetlerinin Dirêçiş gibi bölgelerdeki Nüfus Müdürlüklerine girerek kütükleri incelemesi ve belgelere el koyması, tapu ve soykütüğü üzerinden bir demografik operasyon hazırlığına işaret ediyor.
 
Bölgedeki Alevi nüfusun yoğunluğu dikkate alındığında, bu hamlelerin İdlib ve diğer bölgelerden getirilecek Türkmen veya radikal Sünni grupların bu bölgelere yerleştirilmesi için bir yasal altyapı hazırlığı olarak değerlendiriliyor. 
 
KAÇAKÇILIK VE AFRİKA SÜRGÜNÜ
 
Bu planlar derinlik kazanırken, Türkiye'nin sahadaki sopası olan HTŞ Hükümeti içinde büyük bir yozlaşma ve kaos hakim. İbrahim El Hifil’in tutuklanıp ardından Katar ve Türk istihbaratının devreye girmesiyle serbest bırakılması olayı, bölgedeki kirli ilişkiler ağını ifşa etti.
 
Söz konusu olayda, Irak’tan Lübnan Hizbullahı’na giden sofistike silahların (Katyuşa, tanksavar füzeleri vb.) sevkiyatında Hifil ve aşiret bağlantılarının kullanıldığı ortaya çıktı. Bu durum, HTŞ ve ona bağlı yapıların, ideolojik söylemlerinin aksine para karşılığında İran destekli milislerle dahi işbirliği yapabildiğini gösteriyor. 
 
Öte yandan, 76. Tümen’de yaşanan askeri isyan ve askerlerin maaşlarının kesilmesi, Türkiye’nin bu grupları Nijer, Burkina Faso sürme planıyla doğrudan bağlantılı. Suriye’de devrimci olduğunu iddia eden bu gruplar, bugün Türk şirketlerinin Afrika’daki altın madenlerini korumak için paralı askerliğe zorlanıyor.
 
TOPLUMSAL İŞGAL VE YENİ HEGEMENYO
 
Tüm bu veriler ışığında;
 
Kimliksizleştirme: Türkiye, Suriye’de sadece toprağı değil, zihniyeti ve toplumu ele geçirmeyi hedefleyen çok katmanlı bir strateji izliyor. Riknaddin örneğinde görüldüğü üzere, Kürtler dini aidiyetler üzerinden Türkleştirilmeye çalışılıyor. Kürtçe konuşan ama Ankara’ya itaat eden bir profil yaratılmak isteniyor.
 
Demografik Mühendislik: Kıyı şeridindeki nüfus kayıtlarına müdahale, Suriye’nin etnik ve mezhepsel haritasının Türkiye’nin Misak-ı Milli hayallerine veya Sünni Kuşak projesine göre değiştirilmek istendiğini gösteriyor.
 
Çeteleşme ve İhraç: Suriyeli silahlı gruplar, artık birer vekalet savaşı unsuru olmaktan çıkıp, Türkiye'nin küresel çıkarları (Afrika madenleri vb.) için kullanılan birer ihraç ürününe dönüşmüş durumda.
 
Sonuç olarak; Şam’da kurulan sahte meclislerden, Washington’daki kapalı kapı görüşmelerine kadar uzanan bu süreç, Suriye halklarının (Kürt, Arap, Süryani, Alevi) kendi öz yönetimlerini ve demokratik ulus perspektifini direk hedef alıyor. 
 
MA / Erdoğan Altan