DBP’li Yılmaz: İmralı'daki özel rejim değişmeli

img
MÛŞ - DBP Mûş İl Eşbaşkanı Av. Umut Yılmaz, İmralı'da uygulanan 'özel infaz ve tecrit rejiminin" değişmesi gerektiğini belirterek, çözüm için tüm kesimlere sorumluluk düştüğünü söyledi.  
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat’ta yaptığı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" ülkenin temel gündemlerinden birisi. İktidar ve devlet tarafından Kürt sorununun çözümü ve ülkenin demokratikleşmesine dair henüz bir adım atılmazken, geniş bir kesimden Abdullah Öcalan'ın "umut hakkı"nın sağlanması yönünden çağrılar yapılıyor. 
 
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Mûş İl Eşbaşkanı olan avukat Umut Yılmaz, Öcalan'ın çağrısı ve "umut hakkı"na dair tartışmaları değerlendirdi.  
 
'İMRALI'DAKİ TECRİT REJİMİ DEĞİŞMELİ'
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 2014 yılında "umut hakkı" noktasında "ihlal" kararı verdiğini hatırlatan Yılmaz, AİHM'in kararlarının ilkesel kararlar olduğunu vurguladı. Yılmaz, kararların şahıslar üzerinden verilmediğine işaret ederek, "Umut hakkı' bir yerde aslında işkence ve kötü muamele yasağının görünümüdür. Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit, esasen özel bir infaz rejimidir. Başlı başına birçok hak ihlalini barındırıyor. Kişiye özgü bir infaz rejimi düzenlenemez ve uygulanmaz. Sayın Öcalan’ın aile görüşü, avukatlarıyla görüşme hakkı tümden engelleniyor. Bu hak ihlalleri defalarca yazıldı, defalarca rapor edildi. Ama yerine getirilmedi. Çünkü mesele siyasi ve politik bir meseledir" diye konuştu.  
 
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin "umut hakkı" açıklamalarına değinen Yılmaz, "Umut hakkı'ndan ziyade konuşulması ve tartışılması gereken 27 Şubat çağrısıdır. Silahsızlanma, olası kongre ve kongreye gidiş meselesidir. Yürütülecek tüm sürecin Öcalan’ın bilgisi dâhilinde olması gerekiyor. Bunun için de İmralı Ada Hapishanesi'nde uygulanan özel infaz ve tecrit rejiminin değişmesi şart. Silahsızlanma sürecinin sağlanması için siyasi parti, sivil toplum örgütleriyle görüşülmesi gerekecektir. Bu nedenle de dışarıyla iletişimin olması gerekecektir" şeklinde konuştu. 
 
‘YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYAÇ VAR’
 
Öcalan’ın özgürlük koşullarının sağlanması için bir yasa oluşturulması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, "Sayın Öcalan’ın süreci yürütebilmesi için yasal adımlar zorunluluktur. PKK, Sayın Öcalan’ı başmüzakereci olarak tanımlıyor. Bu yönüyle sadece 'umut hakkı' üzerinden değil, daha geniş bir yasalar bütünü Meclis'e getirilip değerlendirilmesi gerekir. Türkiye’de toplum sözleşmesini oluşturan anayasa bir darbe anayasasıdır. Bu darbe anayasası gölgesinde bir sürecin tartışılması çok kısıtlayıcı olur. Bu nedenle toplumsal bir konsensüs oluşturulması gerekiyor. Tüm muhalefetin ikna olacağı ve toplumun her kesiminin ikna olacağı bir sürecin ortaya çıkması gerekiyor. Bu süreç sadece Kürt siyasetinin omzunda kalmaması gerekiyor. Türkiye’nin diğer tüm kesimlerinin de Kürt siyasi hareketi gibi bir süreç başlatmalı" ifadelerini kullandı.
 
Yeni anayasa ve düzenlemeler noktasında Türkiye Barolar Birliği'ne (TBB) büyük bir görev düştüğünü ifade eden Yılmaz, "Hukukçular ortak bir çalışma planıyla yeni bir anayasa hazırlaması gerekiyor. Bu sorun sadece Kürtlerin problemi değil, tüm kesimlerin problemidir" dedi.