‘Hozan Mizgîn sanatıyla onbinleri etkiledi’

ÊLIH - Hozan Mizgîn’i anlatan kardeşi Şehmus Aydın, “Korkunun hakim olduğu süreçte ‘Herne pêş’ marşı ile başladığı mücadele hayatına on binleri kattı” dedi. 
 
Kürt Özgürlük Hareketi’nin önemli isimlerinden biri olan Kürt sanatçı Hozan Mizgîn’in (Gurbet Aydın) yaşamını yitirmesinin üzerinden 33 yıl geçti. Elîh’in Bileyder köyünde 1962 yılında dünyaya gelen Hozan Mizgîn, söylediği ezgi ve duruşuyla Kürt sanatına bir kimlik kazandırdı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından PKK’ye katılarak, devrimci mücadele içerisinde yer alan Hozan Mizgîn, sanatsal ve kültürel çalışmalarını da 1983 yılında gittiği Avrupa’da yürüttü. Avrupa’da kültür sanat çalışmalarına öncülük eden Hozan Mizgîn, “Çemê Hêzil” ve “Gundino Hawar” şarkılarıyla Kürt halkının gönlünde taht kurdu. Avrupa’da Hozan Sefkan ile birlikte Huner Kom ve Koma Berxwedan’ın temellerini attı. Ürettiği eserlerle geniş kitleleri etkileyen Hozan Mizgîn, dönemin direniş şarkıları ile Kürt müziğine de büyük oranda etkiledi. Hozan Mizgîn bir süre sonra tekrar Kürdistan’a dönerek, mücadelesini sürdürdü. 
 
Duruşu ve mücadelesiyle başta kadınlar olmak üzere toplumu etkileyen Hozan Mizgîn, 11 Mayıs 1992 tarihinde Bedlîs’in Tetwan ilçesinde kaldığı bir evde yaşanan çatışma sırasında yaşamını yitirdi. Hozan Mizgîn’in mücadelesini anlatan kardeşi Şehmus Aydın, 33 yıl önce katledilen Hozan Mizgin’in isminin binlerce kadına verildiğini anımsattı. Aydın, küçük yaşta babalarını kaybettiklerini 10 kardeş ile yoksulluk içinde büyüdüklerini belirterek, Hozan Mizgîn’in 16 yaşında özgürlük mücadelesiyle tanıştığını kaydetti. 
 
‘ÖLÜMDEN KORKMUYORUM’
 
Aydın, “Parti daha yeni yeni çıkıyordu. Mizgîn de propaganda yapıyordu ve kadınları örgütlüyordu. Ona ‘seni öldürecekler ‘ diyorlardı. O ise ‘Ben ölümden korkmuyorum, yeter ki onların eline geçmeyeyim ve çalışma aksamasın’ derdi. Evlere kitap götürdüğünde iyi saklıyordu. O zamanlar birçok örgüt vardı. Mizgîn’e sizinkisi hangisi diye sorduğumda O da, ‘Bize Apocular diyorlar’ cevabını verirdi. Sürekli bir yerlere kitap götürüyordu. Bize de okudu. Biz o zaman kapitalizmin ahlaksızlığını öğrendik” dedi.
 
‘TETWAN HALKININ SAHİPLENDİ’
 
Aydın, Newroza az bir süre kala Mizgîn’nin kendisini çağırdığını ve Newrozu kutlayacaklarını anlattığı söyleyerek, “O zamanlar yasaklıydı. Birlikte birkaç şey toplayıp Newroz ateşini yaktık. Birlikte kutladığımız son Newroz oldu. Ardından uzun bir süre haber alamadık. Askerler baskın yaptığında onu soruyordu. O zaman yaşamını yitirmediğini anlıyorduk. Bir gün telefonla bizi arayarak, Avrupa’da olduğunu söyledi. 1986 da gerilla olarak Mêrdîn’e geçti. Orda da bize telefon açtı. Bana ‘Bozo’ diyordu. Hiçbir zaman yerini söylemezdi. Şehit düşmeden 4 gün önce konuştum. Durumumu sordu. Vedalaşma gibi oldu. Evdeyken Erivan Radyosu’nu dinliyordu. Kasetleri saklıyordu. Sürekli şarkı söylüyordu. Onu konuştuk. 4 gün sonra annemi aradılar ve Mizgin’in şehit düştüğü haberi verildi. Sonra Tetwan’a geçtik. Binlerce kişi cenazeye sahip çıktı. Cenazeyi Batman’a götürmek istedik. Binlerce kişi ‘Mizgîn keça Tetwanê ye’ (Mizgin Tatwan’ın kızıdır) diyerek cenazenin orada defnedilmesini istedi. Cenazeyi oraya defnettik. Batman’da kurduğumuz taziyeye de binlerce kişi katıldı. Mizgîn duruşu ile ulusal bilinci ortaya çıkarmıştı” diye belirtti. 
 
‘SANATIYLA ÖNCÜLÜK ETTİ’
 
Mizgîn’in müziğe olan ilgisine dikkat çeken Aydın, “Evde Erivan Radyosu’nu dinleyip not alıyordu. Bir keresinde köyden geliyorduk ve dolmuş doluydu. Sanatın halka öncülük edeceğini belirtiyordu. Zaten söylediği şarkılarla kendisi de halka öncülük etti. Korkunun hüküm sürdüğü bir dönemde Mizgîn ‘Herne pêş’ ile başladığı mücadele hayatına on binleri kattı. Mizgîn’in şehit düşmesinden sonra binlerce kişiye Mizgîn adı verildi. Mücadelesi ve sanatı katlanarak devam etti” diye konuştu.
 
MA / Fethi Balaman