Türkyılmaz: Öcalan özgür olmadan süreç olmaz, çözümün önündeki engel silah değil

img
ANKARA - Kürt sorununun çözümünün önündeki engelin "silah" olmadığını vurgulayan tarihçi Yektan Türkyılmaz, "Karşıda medeni bir muhatap yok. Öcalan özgür olmadan bir süreç olmaz. Bu işin ABC'si ev hapsi falan değil" dedi. 
 
Kürt sorununun çözümüne dair tartışmalar gündemdeki yerini koruyor. İmralı Adası'ndaki cezaevinde ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 28 Aralık'ta DEM Parti heyetiyle yaptığı görüşmelerde, sorunun çözümü ve ülkenin demokratikleşmesi noktasında önemli mesajlar verdi. Kamuoyuna yansıyan 7 maddelik mesajda, tüm siyasi aktörlere "dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alın" çağrısı yer aldı. En önemli çözüm zemininin Meclis olduğuna vurgu yapılırken, Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirilmesi gerektiğinin altı çizildi. Mesajlar kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, DEM Parti heyeti de Abdullah Öcalan önerisi doğrultusunda AKP, CHP, MHP, DEVA, Gelecek Partisi, Yeniden Refah Partisi ve Saadet Partisi ile görüşmeler gerçekleştirdi. Görüşmelerin önümüzdeki günlerde de sürmesi ve sonrasında İmralı'da yeni bir görüşme gerçekleşmesi bekleniyor. 
 
Tarihçi ve Kültürel Antropolog Yektan Türkyılmaz, Kürt sorununun çözümüne dair tartışmalar ve Abdullah Öcalan'ın mesajlarına dair sorularımızı yanıtladı. 
 
* Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Kürt sorununa dair yaklaşım değişmedi. Yönetime gelen partiler, sorunu ya yok saydı ya da kabul ettikten kısa bir süre sonra tersi bir tutum aldı. AKP döneminde de durum değişmedi. Söyleşimize, sorunun varlığı ve yokluğu üzerinden yürütülen tartışmalarla başlamak istiyorum. Neler söylersiniz?
 
Gerçekten çok yerinde bir soru ve konuşmalara buradan başlamamız lazım. Çünkü bir şeyi çözmekten bahsediliyorsa bunun adını koymak çok önemli. Bahçeli de, Erdoğan da Kürt sorunun olmadığını iddia ediyor. Erdoğan, "Her şeyiniz var, bir sorununuz yok" diyor. Bahçeli ise, "Bir Kürt sorunu yoktur, PKK sorunu var" diyor. Bu ikisi aynı değil. Neden aynı değil? Bahçeli, tarihsel olarak Türkiye’deki siyasilerin bugüne kadarki yaklaşımlarından daha doğru bir yerde yaklaşıyor. Şu açıdan doğru yaklaşıyor; Türkiye’de bir Kürt aktörlüğü olmasaydı böyle bir sorun olmayacaktı. Bugün Türkiye’de Kürt sorununun olma sebebi, bunun aktörünün olması. 
 
 İlk olarak Kürt sorununun arkasındaki ‘sorun’dan kurtulmamız gerekiyor. İkinci olarak, meseleyi tekil kullanmaktan kurtulmamız gerekiyor. Çünkü artık meseleler var. 
 
Aslında burada ikinci bir şey daha konuşmamız lazım. O da burada bir sorun mu var, yoksa bi mesele mi? Bunun adını sorun olarak koyarsanız, bunun karşılığı çözüm olur. Mesele diye koyarsanız, meselenin idaresi ve yönetimi olur. İlk olarak Kürt sorununun arkasındaki ‘sorun’dan kurtulmamız gerekiyor. İkinci olarak ise, meseleyi tekil kullanmaktan kurtulmamız gerekiyor. Çünkü artık meseleler var. 
 
Biraz açar mısınız? Ne tür meseleler? 
 
1990’lı yıllarda Kürt sorunu dendiği zaman Güney (Federe Kürdistan Bölgesi) konuşulurdu. Bir de Kuzey’in sorunları konuşulurdu. Rojava (Kuzey ve Doğu Suriye) falan yoktu. Siyasi bir mesele halinde değildi. Türkiye’ye baktığımızda ise en az iki tane Kürt meselesi var. Kürdistan illerindeki Kürtlerin karşı karşıya olduğu meseleler, beklentiler. Bir de metropollerde olan Kürtlerin beklentileri. İkisi birebir aynı değil. Ayrıca artık kocaman bir aktörlük de meselenin içine girdi. Bu da nedir? Rojava. Artık Kuzey ve Güney olarak ayırt edemiyoruz. Çoklu aktörler var. Çok aktörlü çok meseleler olduğu için, çok muhatabı da var. Örneğin Rojava için temel mesele artık Şam. Türkiye’nin saldırıları, tehditleri mutlaka gözardı edilmez ama artık Şam ile yapılacak müzakereler başat olmaya başladı. Onun muhatabı, artık bizim muhatabımız ile birebir aynı değil.
 
 İktidar, çözümü "silah bırakmaya" indirgeyen bir noktada yaklaşıyor. Dünyada tüm çatışmalı süreçlerde "silah bırakma" konusu sonda konuşulur. Ancak burada ilk şart olarak öne sürülüyor. Bu yaklaşımla sorun çözülür mü?  
 
Kürt meselesi bir ulusal meseledir. Etnik, kültürel ve siyasi bir meseledir. Sınırlar ile karışmış, göçler ile karışmış, siyasi felaketler, katliamlarla, trajediler ile kangrenleşmiş koskoca bir meseledir. Gelelim silah meselesine; Türkiye’de artık eskisi gibi bir çatışma süreci yok. Aslında Kuzey’deki sorun esas itibariyle artık bir silah sorunu değil. Bakın belediye başkanı seçiyorsunuz yerine kayyım atanıyor. Buradaki sorun neyden kaynaklanıyor biliyor musunuz? Kürt hareketinin bu rejimin çizgisine gelmemesinden kaynaklanıyor. Kürtlerin baskı görmesinin sebebi dağlarında gerillaların gezmesinden kaynaklanmıyor. Neredeyse 10 yıldır fiili bir çatışmasızlık var. Çatışmalar olmuyor mu? Oluyor. Ama başka gruplarla da karşılaştırırsanız onların da bu kadar oluyor. 
 
 
Çözümün önündeki engel silah değildir. Ancak Erdoğan Kürt sorununun çözümsüzlüğünün kar ettiğini düşünüyor. Hem siyasi açıdan hem diplomatik açıdan hem de bölgesel açından kazandırdığını düşünüyor. 
 
İkinci bir şey daha var. Bütün bu tartışmalarda bir engel. Erdoğan, Kürt sorununun çözümsüzlüğünün kar ettiğini düşünüyor. Hem siyasi açıdan hem diplomatik açıdan hem de bölgesel açından kazandırdığını düşünüyor. Sizin Irak’ta askerinizin ne işi var kardeşim? Suriye’nin bazı kentlerini niçin işgal ettiniz? Yani Kürt sorunu kriminalize edilerek Ortadoğu’daki yayılmacılık bir araç olarak kullanıyor. Bu mesele nedeniyle Türkiye, İsveç’ten milletvekilinin iadesini istedi. Bu meseleyi kullanarak istedi. Son tahlilde çözümün önündeki engel silah değildir. Kandil ile ilgili bir meseleniz var ise hal edin. Ama bu hal içinde bunun tek yanlı olması düşünülemez. Örneğin Güney Kürdistan’da Türkiye’nin askeri varlığının ne anlamı var?
 
Bir tarafta sorunun çözümünü "silah bırakmaya" indirgeyen bir iktidar, diğer yandan meselenin demokratik zeminde çözümünü isteyen Abdullah Öcalan var. Son görüşme sonrası açıklanan 7 maddede de çözüme ve demokratikleşmeye vurgu yapıldı... 
 
Abdullah Öcalan’ın çizgisinde bir değişiklik yok. Abdullah Öcalan, 1993’te ne diyorsa aşağı yukarı aynı şeyi söylüyor. Öcalan’ın bir kitabı var. "Bir Muhatap Arıyorum" kitabı. İçeriğine girmeden sadece isimden devam edeyim. Kürtlerin bir talihsizliği var. Kürtlerin karşısında medeni bir muhatap yok. Geçen süreç nasıl yerle yeksan oldu? Erdoğan, günlük siyasi tabloya bakıyor ve buna göre hareket ediyor. Kârına olmadığını düşündüğü zaman kıvırıp çöpe atıyor. Böyle oldu, oluyor. Karşıda medeni bir muhatap yok. Ne demek bu? İlk başta niyet konusunda şüphe olmamalı. İkinci olarak usul konusu şeffaf olmalı ve yanıltmaca olmamalı.
 
Kamuoyuna yansıyan 7 maddelik mesajı nasıl değerlendirdiniz? 
 
 
Öcalan, bir tek Kürtler için değil, Ortadoğu için de çok önemli bir lider. Abdullah Öcalan, sonuçtan çok süreci önemseyen bir lider. Ama bunun muhatabı kim? Türkiye'de bunun bir muhatabı yok. Şüpheli.  
 
Öcalan çok önemli bir siyasi lider. Öncelikle bunun altını çizmek lazım. Bir tek Kürtler için değil, Ortadoğu için de çok önemli bir lider. Bugün Rojava’yı konuştuğumuzda bir tek Kürtleri konuşmuyoruz ki. Nüfusunun yarısı bile Kürt değil ve 10 yıldan fazladır yönetiyor. Bu süre zarfında Suriye’nin en önemli bölgeleri olmaya devam ettiler. Bu büyük bir başarı. Bu zorla, şiddetle yapılacak bir şey değil. Dolasıyla Abdullah Öcalan önemli bir siyasi figür. Abdullah Öcalan sonuçtan çok, süreci önemseyen bir lider. Sürecin kendisini önemsiyor ama bunun muhatabı kim? Bu süreç ne zaman kıymetli olur? Bir muhatabı olduğu zaman. Türkiye’de bunun bir muhatabı yok. Şüpheli. Bu sürece nasıl bakıyorlar? Bence burada bir fırsat görüyorlar. Kürt meselesini araçsalaştırmak istiyorlar. Bu durum bu meseleyi hep deşer.
 
Abdullah Öcalan, "Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim" diyor. Öcalan burada neye işaret ediyor? 
 
Sürekli bir devlet aklına işaret ediliyor. Son iki yüzyılda Türkiye’de eşit yurttaşlık mücadelesi veren tek grup Kürtler değildir. Devlet aklı dediğinde; derin akıl, tarihsel akıl demiş oluyorsunuz. Eğer böyle bir akıl varsa bile, bu akıl iyi bir akıl değil. O akıl bugüne kadar hiçbir soruna çözüm merkezli yaklaşmadı. Yok etme, tasfiye etme merkezli yaklaşmıştır. Ancak bugün farklı olamaz diyemeyiz. Ama çıkıp açık açık şunu söylemeniz lazım; şu şu sebeplerden dolayı farklı olacak. Bunu demek zorundasınız. Ben bu sebepleri göremiyorum. 
 
Yeni süreç tartışmalarında öne çıkan başlıklardan birisi de toplumsal rıza. Hangi adımların atılması ya da sürece nasıl yaklaşılması halinde bu "rıza" oluşur?  
 
 
İki milletvekiliyle gülümsemeniz insanların gönlünü almıyor. İnsanlar Tişrîn Barajı'nın etrafında ne olduğunu gün be gün takip ediyor. Kürtler herhangi bir statü sahibi olmasın diye elinizdeki olanakları kullandığınızı takip ediyor. 
 
Toplumun ilgisine bakmak lazım. "Anayasayı değiştirdik", "Anayasada Türk'ü kaldırdık, Türkiyeli dedik"... Bunlar bence çok böyle heyecan yaratacak bir şey değil. Veyahut işte "ilkokullardaki bilmem ders saatini şöyle yaptık. Anadilde eğitimi bu kadar, böyle yaptık"... Türkiye Kürtleri, Kuzey Kürtleri, buna bakmıyorlar. Kuzey Kürtlerin gözü, kulağı nerede? Bence Rojava’da. Dolayısıyla şimdi sizin iki tane milletvekiliyle gülümsemeniz, iyi pozlar vermeniz insanların gönlünü almıyor. Çünkü insanlar Tişrin Barajı’nın etrafında ne olduğunu gün be gün takip ediyor. Sizin HTŞ'ye nasıl neleri salık verdiğinizi gün be gün takip ediyorlar. Sizin SMO ile neler yapmaya çalıştığınızı gün be gün takip ediyorlar. Sizin Kürtler herhangi bir statü sahibi olmasın diye elinizdeki bütün diplomatik, askeri olanakları kullandığınızı takip diyorlar. Sizin F-16’larınızı takip ediyorlar. Dolayısıyla bu siyasi çizgi sürdüğü sürece bir karşılığı olmaz. Ayrıca yaşanan sürecin bir adı da yok.
 
Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılar sürerken çözümden bahsedilebilir mi? 
 
Paradigmatik bir değişikliğe ihtiyaç var. Sürekli Kandil'e parmak çeviriyorlar. Çünkü işlerine öyle geliyor. Ama bence Rojava'yı daha büyük bir tehdit görüyorlar. Türkiye, Rojava'yı niye tehdit görüyor? Rojava'dan Türkiye'ye yönelik bir saldırı mı olmuş? O kadar Rojava'ya yönelik saldırılar oldu ki Türkiye'den. Yani onun karşılığında yapılanlara bakarsanız hiçbir şey. Normal şartlarda savaş çıkar. Neden çekiniyorlar? Çünkü Rojava'daki Kürtlerin statüsü olursa siz Nusaybin'deki Kürt'ü bu koşulda tutamazsınız artık. Rojava'daki Kürtlerin statüsü olursa, Kobanê'dekiler kendi kentleriyle ilgili kararları kendileri verirlerse, siz Suruç'takileri Ankara'ya bakar durumda tutamazsınız. Kürt'ün kendi kendisine karar vermesine sizin ne kadar tahammülünüz var? Şimdi burada bu ölçülüyor. Bugünkü rejim, Suriye'ye baktığında ne görüyor biliyor musunuz? Suriye'ye geleceğini nakşedeceği bir toprak parçası görüyor. Yani Türkiye'yi yarın nasıl görmek istiyorlardıysa onu inşa edecekleri bir alan olarak görüyor. Bir kolonyal fırsat olarak görüyor.
 
Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye'nin statüsünü kabul etmez mi?
 
Statüsünü kabul etmeye mecbur kalacaktır.
 
Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz? 
 
Esas itibariyle burada iki şey söylemek durumundayım; bir bölgesel dengeler, ikincisi ise SDG yönetiminin kendi gücü. Bölgesel dengeler buna izin vermiyor. İşgal etmeye çok yeltendi. 8 Aralık sonrası ilk haftada ortaya çıkan görüntü bu yöndeydi. Ankara'da büyük bir hareketlilik oldu, sınıra yığınak yapıldı ama gerçekleşmedi. Bunun gerçekleşmemesinin birinci sebebi, jeopolitika olduğunu, diplomatik dengeler olduğunu düşünüyorum. Özellikle de Amerika'nın engellemesi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca İsrail'in diplomatik baskısının olduğunu düşünüyorum. Burada Almanya ve Fransız Dışişleri Bakanlığı'nın ortak açıklaması çok çarpıcı oldu. Dolayısıyla burada siz şunu demeniz gerekiyor; Türkiye'nin Rojava’ya bakışının değişmesi için Türkiye'nin kendisine bakışının değişmesi lazım.
 
 
 Rojava, Suriye'deki en makul siyasi aktörlerin başında geliyor. Türkiye, çözüm istiyorsa Rojava'yı ortadan kaldırmaya değil, ancak örnek almaya yönelebilir. 
 
Rojava’ya ister Amerika'dan ister Paris'ten ister Tel Aviv'den ister Tahran'dan bakın. Ankara dışında nereden bakarsanız bakın, Suriye'deki en makul siyasi aktörlerin başında Rojava’nın geldiğini görüyorsunuz. 8 Aralık'tan bu yana gelen açıklamalara bakın. Bu açıklamaların bir tanesinin ortamı provoke edici olduğunu düşünebilir misiniz? Gerginlik yaratmaya yönelik olduğunu düşünebilir misiniz? Düşünmemiz mümkün değil. Bugün SDG veyahut da bölgesel özerk yönetim bir olgunluğa gelmiş durumda. Bunu belki askeri olgunluğa indirmenin yanlış olduğunu düşünüyorum. O da var. O da önemsiz değil, ama esas itibariyle idari bir olgunluğa gelmiş durumda. Siyasi bir olgunluğa gelmiş durumda.
 
Rojava yönetimi açısından sadece Kürtleri yönetmek dünyanın en kolay şeyi olabilirdi. Yönetim sadece Kürtleri yönetmiyor. Ayrıca bir tek Kürtler tarafından kurulmuş bir yönetim de değil. Türkiye, çözüm istiyorsa Rojava'yı ortadan kaldırmaya değil, ancak örnek almaya yönelebilir. 
 
Abdullah Öcalan’ın mesajlarına dönecek olursak; Meclis vurgusu vardı. Meclis sorunun çözümünde nasıl bir rol alabilir?
 
Türkiye çok şanslı. Çünkü karşı tarafı temsilen Kürt hareketi var. Öcalan özgür olmadan böyle bir süreç olamaz. Emsali yok. Siz şimdi birinin elini kolunu kelepçeliyorsunuz sonra da gel bu sorunu çözelim diyorsunuz. 
 
Türkiye’de Meclis mi var? Türkiye’de başkanlık sistemi var ve Meclis’i bypas etmek üzerine kurulmuş bir sistem. Meclis varken Meclis’e getirmeyenler, dudağının arasındaki laf ile süreci yere atan, parça parça eden kişi hala ortada yoksa nasıl olacak? Türkiye’de bir meseleyi hal etmek isteyen için olanak çok. Bir de Türkiye çok şanslı. Çünkü karşı tarafı temsilen Kürt hareketi var. Talepleri açısından Kürt hareketi dünya örneklerine baktığın zaman en minimalize hareket diyebiliriz. Türk kamuoyunun razısı diye bir şey de yok. ‘Asalım’ diyorsunuz alkışlıyorlar, ‘Çözelim’ diyorsunuz alkışlıyor. Derdiniz çözmek olsa bununla uğraştırmazlar bile. Şunu bunu araçsallaştırmadan çok basit; bu işin muhatapları bir an önce özgür olmalı. O gün ne yemek yediğine sizin karar verdiğiniz insan ile çözüm olur mu?
 
 Kastınız Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü mü? 
 
Öcalan özgür olmadan böyle bir süreç olamaz. Emsali yok. Siz şimdi birinin elini kolunu kelepçeliyorsunuz sonra da gel bu sorunu çözelim diyorsunuz. Bu işin ABC’si ev hapsi falan değil. Bir de Öcalan’ı aktör olarak görmek durumundalar. Öcalan çok önemli bir aktör. Diğer aktörler ile de görüşmek zorundalar. SDG ile görüşmek istiyorlarsa bunu ayrıca yapmak durumundalar.
 
DEM Parti'nin çözüm noktasındaki rolüne dair neler söylersiniz? 
 
Geçmiş süreçte çok önemli dersler çıkarmalılar. DEM Parti, aracı, postacı, kolaylaştırıcı değil, taraf olduğu bir süreç olmalı. DEM Parti, aracı değildir, ulak değildir. DEM Parti, taraftır. DEM Parti, görüşmek istiyorsa görüşür. DEM Parti’yi SDG ile görüştürmeyi düşünüyorlar. Kandil ile daha önce görüştürdüler. Yine yapabilirsiniz ama çözmek isteyen bütün bunları aynı çuvala atmaz. Çünkü bunlar birbirinden farklı meseleler. DEM Parti tabanı, rejime karşı en net tavrı ortaya koyabilen tabandır.
 
DEM Parti İmralı Heyeti, Meclis'te temsili bulunan partilerle görüştü. Siyasi temasların sürece katkısı nasıl olur? 
 
Siyasi temasın zararı olmaz. Ama bu sembolik temaslardan geçmeli. Bir de bu sorunu acil ve kati bir şekilde çözelim diyorlar. Çözelim de içinde tehdit var. Örneğin, “Ya silahları bırakırsınız ya da biz sizi gömeriz” diyorlar. Evrensel, medeni bir muhatap arıyoruz. Evrensel, medeni yollar ile çözmek istiyoruz. Onların nasıl olduğu belli.
 
Son yerel seçimlerde birinci parti olan CHP'nin tutumu dikkat çekici. Süreci destekleyip desteklememek arasında gidip geliyor. Katılır mısınız? 
 
 
CHP, 1989’un gerisindeler. SHP raporundan daha gerideler. Kendilerinin bir çözüm önerisi yok. Başkalarının önerileri konusunda yorum yapıyorlar. Bu çok acıklı bir durum. Bugün Özel’in bir alternatif proje koyması lazım. 
 
Gözden kaçırmamız gereken bir şey; 31 Mart’tan ortaya çıkan fırsatın çarçur edilmesi. Bir yandan "normalleşme", bir yandan 1 Ekim ile başlayan karmaşık hava, Türkiye’de daha geniş bir ittifakın olmasını berhava etti. CHP açısından çok açıklı bir durum var. Çünkü sürekli kurucu parti olduğunu söylüyor. ‘Türkiye’yi ve Cumhuriyeti kurduk' diyorlar. Ancak bütün meselelerde seyirci durumdalar. CHP, 1989’un gerisindeler. SHP raporundan daha gerideler. Kendilerinin bir çözüm önerisi yok. Başkalarının önerileri konusunda yorum yapıyorlar. Bu çok acıklı bir durum. Bu gün Ekrem İmamoğlu ya da Özel’in bir alternatif proje koymaları lazım. CHP bu işin olmayacağını düşünüyor ve bu tartışmalar bittikten sonra tepkileri toplamayı hedefliyor. Kürtler arasındaki tepkileri toplamayı düşünüyor. Çıkarını, iktidarını düşünüyor. Bu riskli bir şeydir. Erdoğan nasıl saklanıyor? Herkes görüyor ama kimse söylemiyor. Erdoğan’ın olmadığı bir çözüm olur mu? Erdoğan’sız çözüm çözümsüzlüktür.
                    
 Medyanın süreci ele alış şeklini nasıl yorumluyorsunuz? 
 
Rejim medyasına dair bir şey söylemeyeceğim, zaten herkes biliyor. Oranın ne şekilde işlendiği biliniyor. Acıklı olan ise; Halk TV, KRT TV ve CHP’ye yakın kesim ve medya, 90’larda Kürtlere yönelik savaşta aktör olanları yorumcu diye çıkarıp duruyor. Gerçek bir çözüm yerine onları ekrana koyuyor. İnkar, katliam projelerini övenleri ekrana koyuyorlar. Bu çok korkunç bir durum. Kürtlere çok büyük zararları olacağından değil, kendileri bir aynaya baksınlar. Bu yaptıklarının kendilerine zararlarına baksınlar. En büyük zararı kendilerine verdiklerini görecekler.
 
MA / Mehmet Aslan

Diğer başlıklar

31/01/2025
11:46 Miks’te yol protestosu: Halk kepenk açmadı
11:30 Yakılarak öldürülen Afgan işçi davasında ‘ödül’ gibi mütalaa
11:10 17 yaşındaki erkek ailesinden 4 kişiyi katletti
11:01 Alevilerden 'barış' paneli: Abdullah Öcalan'ın mesajı paylaşıldı
10:42 El Kaide’nin üst düzey yetkilisi Suriye’de öldürüldü
10:25 Aileler İmralı’ya gitmek için başvurdu
10:25 'Ruhsuzluk toplumlara çökmek üzere, ama şafağın sökmesi an meselesi'
10:15 Nergis Muhammedi: İdama karşı mücadele ahlaki bir sorumluluk
10:13 CHP’liler İmamoğlu için adliye önünde toplanmaya başladı
09:56 Çatışmalarda yakınlarını kaybedenlerin süreçten beklentileri
09:25 Ne unutulan ne de hakkıyla tanınan bir önder: Hürrem
09:13 Ağır hasta tutsak Güler'in elektrikli sandalye talebine ret
09:10 Ölmeden önce failin adını söyledi: Tutuklu yok, iddianame hazırlanmıyor
09:09 Wan'da 'Kadın Sığınma Evi' açılacak
09:08 MKM 34’üncü yılını Amed'de kutlayacak
09:07 Amed Baro Başkan Yardımcısı: Anayasa'da eşit yurttaşlığa ilişkin düzenleme yapılmalı
09:05 Remzi Kartal: Silahlanmanın gerekçeleri kalkmadan silah bırakılmaz
09:03 Bir duvarın tanıklığı, her gün yenilenen liste
09:00 31 OCAK 2025 GÜNDEMİ
08:27 KNK Eşbaşkanı Karamus: Birlik Kürtler için zorunluluktur
30/01/2025
23:34 Suriye’de 2 kişi öldürüldü
22:51 Girê Spi’deki saldırıda 2 çiftçi yaralandı
22:43 AP ve CPT ile İmralı tecridi görüşüldü
22:35 Silahsızlandırılan Doğu Kürdistan güçlerinin kaldığı kamp bombalandı
22:20 Polisin provokasyonuna mahallelilerden tepki: Çıkın halkın sokağından
21:59 Rojin Kabaiş’in babası yeniden ifade verdi
21:23 Filistinli esirleri taşıyan konvoy Ramallah'a ulaştı
21:16 22 günlük saldırı bilançosu: 41 yurttaş katledildi
21:03 Çukurova Belediyesi işçilere 40 bin TL teklif etti
20:42 En düşük emekli aylığı düzenlemesi Meclis’ten geçti
20:37 114 hayvanın öldüğü Pertek karantinaya alındı
20:32 Hevrîn Xelef'i katleden kişinin zafer konferansına katılmasına tepki
20:25 Başsavcılık 'sarı serum' için soruşturma izni istedi
19:50 İskelenin altında kalan işçi yaşamını yitirdi
19:45 Çığ felaketinde 5 dağcı hayatını kaybetti
19:29 Çeşme'de 4.3 büyüklüğünde deprem
19:27 ABD’de uçak kazası: 30 kişinin cenazesine ulaşıldı
19:19 İğne yapıldıktan sonra fenalaşan 7 yaşındaki çocuk yaşamını yitirdi
19:11 Irak ve Mısır arasında 12 maddelik mutabakat
19:06 Türkiye, Şilînî köyüne saldırdı
19:03 Uzun Yürüyüş 10'uncu gününde Paris'te
18:56 Halktan iktidara: Bu hatadan bir an önce dön, irademizi esas al
18:46 Uluslararası topluma ‘Türkiye’nin saldırılarını durdurun’ çağrısı
18:08 Sêrt’te kayyım yürüyüşle protesto edildi
17:52 İsrail, Filistinli tutsakların serbest bırakılmasını askıya aldı
17:18 'Öcalan İmralı'da direniyor ve barış elini uzatıyor'
17:01 Farqîn’de gözaltına alınan 2 kişi serbest
16:46 Dersim Dağ serbest bırakıldı
16:44 Alevi örgütlerinden BM’ye ‘Acil müdahale’ başvurusu
16:43 Sirrîn’deki katliama tepki: Uluslararası toplum harekete geçsin
15:49 Girê Spî’ye bağlı köy bombalanıyor
15:45 Kadın tutsaklardan ‘Barış İçin 1 Milyon İmza” kampanyasına destek
15:44 Nisêbîn sınırında Tişrîn için nöbet
15:42 Hayvanların katledilmemesi için AYM'ye 100 bin imza ile başvuru
15:32 Tişrîn’den Sêrt’e de direniş sürecek
15:18 Emekliler: Krizin faturasını krizi yaratanlar ödesin
15:17 Amed Kent Konseyi 4 yıllık eylem planını belirledi
15:16 TMMOB Sêrt İKK’den kayyım tepkisi
14:48 Polise hakaret eden AKP'li vekil istedi, haberlere erişim engeli geldi
14:37 İbrahim Kaboğlu: Hukuku etkin kılma çabamız birilerini rahatsız etti
14:25 AKP’li Şırnak Belediyesi’ndeki baskı ve mobinge tepki
14:16 Epözdemir'in tutuklanmasına tepki: Savunma hedefte
14:12 Sêrt kayyımı toplu taşıma araçlarını geri aldı
13:34 Figen Yüksekdağ’ın kardeşi toprağa verildi
13:33 Ayşegül Doğan’dan AKP sözcüsüne yanıt: Tecrit kalksın
13:30 Saldırılara karşı yürüyüş: Bu yol çözüm yolu değildir
13:18 ÖHD’den kayyım atanan 9 belediyeye dair rapor
12:48 Sêrt’te kayyıma karşı direniş sürüyor
12:34 Abdullah Zeydan’ın duruşması ertelendi
12:12 Nöbetçi Yayın Yönetmenliği davası ertelendi
12:06 HDP'li eski vekil gözaltına alındı
11:31 Gazeteciler Oruç ve Kaya'nın yargılanmasına devam edildi
11:28 Bakanlığın önüne siyah çelenk bıraktılar: Kayyım bütün ülkeye atanmıştır
11:27 Denizli'de midibüs devrildi: 4 işçi yaşamını yitirdi
11:11 Avukatlardan haftanın ikinci İmralı başvurusu
10:43 Gazeteci Gök'ün yurt dışı yasağı kaldırılmadı
10:42 Gazeteci Boltan davasında mütalaa hazırlanacak
10:02 Abdullah Öcalan: Demokratik anayasa zorunluluktur
09:43 Amed sokakları: Kuzey ve Doğu Suriye'nin statüsü tanınsın
09:39 Yolcu uçağı ve helikopter çarpıştı: 18 kişinin cenazesine ulaşıldı
09:38 Toplumsal cinsiyet çizimine 'eylem talimatı' denilerek el konuldu
09:35 Ömer Öcalan: İktidar negatif dili terk etmeli
09:32 Anneler eylemde: Çözüm isteniyorsa kayyım olmamalı
09:09 Hasta tutsağa sevk sırasında 3 gün yemek verilmedi
09:08 Piroğlu: Sosyalistler çözümü devletin iki dudağı arasına bırakmaktan vazgeçmeli
09:08 Wan'da belediyeler binlerce çocuğu etkinliklerde buluşturdu
09:07 Metruk okul uyuşturucu mekanı oldu!
09:06 Akademisyen olmak için geldiği kentte okulu bırakıp esnaf oldu
09:05 İstanbul’da miting hazırlıkları: Abdullah Öcalan rolünü oynayabilmeli
09:04 Gasp edilen Sêrt Belediyesi’nin 10 aylık çalışması
09:03 Ünsal: Adım atmadan 'silah' çağrısı yapmak gerçekçi değil
09:00 30 OCAK 2025 GÜNDEMİ
08:01 Toktaş tutuklandı, Pehlivan ve Oğuz serbest
29/01/2025
23:58 KDC’de 280 Rumen paralı asker 23 Mart Hareketi’ne teslim oldu
23:03 Türkiye konsoloslukları önünde protesto: Saldırıları durdurun
22:45 HTŞ lideri Colani, kendini Suriye devlet başkanı ilan etti
22:37 Nöbete katılım çağrısı: Halkın karşısında kimse duramaz
22:16 Fed faiz kararını açıkladı
22:13 Gazetecilere yönelik baskıya 52 barodan ortak tepki
21:17 Gazetecilere yönelik baskıların araştırılması talebine ret!
21:08 BBC World Service, 130 kişiyi işten çıkaracak
21:02 Meletî'de TOKİ şantiyesinde yangın
20:57 ABD ‘Geçici Koruma Statüsü’nü iptal etti
20:17 Tiryaki: Kayyım atayan İçişleri Bakanı Anayasa’yı ihlalden yargılanacak
20:07 Wan Büyükşehir Belediyesi eşbaşkanlarına gün boyu ziyaretler
19:32 İnşaatta kazan patladı: 1 işçi hayatını kaybetti
19:30 Alevi örgütlerinden Suriye'deki katliamlara tepki
19:16 KHK eyleminin 316’ncı haftası: Artık yeter korkuya geçit yok
19:11 Çocuğunu rehin alan babaya tahliye
18:29 Erdoğan, Hamas heyetiyle görüştü
18:19 Amed’de 2 kişi tutuklandı
18:05 Türkiye, Kobanê'de 2 yurttaşı katletti
18:00 66 isimden Bakanlar Komitesi’ne Abdullah Öcalan mektubu
17:42 İrade gaspı protestosu: 2016'dan bu yana 100'den fazla belediyeye kayyım atandı
17:34 İmamoğlu: Bilirkişi deşifre edildi, telaş içindeler
17:24 Gazeteciler Selek ve Asker adli kontrol şartı ile serbest
17:14 Gülistan Kılıç Koçyiğit: Kürtlere karşı gizli anayasa işliyor
16:48 Kayyımın kapattığı DİKASUM yeniden açıldı
16:44 Meral Danış Beştaş’tan kayyıma karşı birlikte mücadele çağrısı
16:39 Belediyeye gelen hacizde eski başkanı sorumlu tuttular
16:27 Sêrt'te konuşan Bayındır: Sonuna kadar direneceğiz
16:16 Werîşe Muradî: Mücadelemiz tüm insanlık adınadır
15:41 Suat Toktaş ve Kürşad Oğuz ifadeye götürüldü
15:35 Avukatlardan Epözdemir açıklaması: Saldırılara ses çıkaralım
15:15 Dicle Üniversitesi Hastanesi'nde sağlıkçılara mobbing ve tehdit
15:12 Bakırhan’dan kayyıma: Badem bıyıklı hırsız utanmıyor musun?
15:09 Figen Yüksekdağ’ın kardeşi yaşamını yitirdi
15:04 Afyon'da kadın cinayeti
14:47 Öğrencilere şiddete 7 ay sonra soruşturma
14:41 Bismil'de 'Kadın Yaşam Parkı' açıldı
14:26 Tülay Hatimoğulları: Kayyım siyasi darbedir
14:25 Kuzey ve Doğu Suriye'deki saldırılar protesto edildi
14:21 Sêrt'te kayyım protestosu sürüyor: Bu zulme karşı direneceğiz
14:15 İZSU'daki mobing ve soruşturmalara tepki
14:11 30 yıl sonra tahliye olan Zambak: Başım dik
14:09 İHD'den tutsak Hatice Onaran için BM'ye mektup
14:08 Cizîr'de ‘Toplumsal cinsiyet farkındalığı’ eğitimi
14:05 TTB’den hekim Çelik’in açığa alınmasına tepki
14:04 MSD’den İsveç Büyükelçiliği’ne ziyaret
13:57 Tişrîn’deki nöbet 22’nci gününde
13:36 Akdeniz'de kayyım protestosu: Küçük hesaplar ülkeye kaybettiriyor
13:23 DİSK, KESK, TTB ve TMMOB: Hedef alınan hakikattir
13:22 2024’te de önergesi en çok iade edilen DEM Parti oldu
13:19 ESP’ye saldırılara tepki: Mücadeleyi ortaklaştıralım
12:55 Zirgan ve Tişrîn’e bombardıman
12:03 Sêrt belediyesine kayyım atanmasına tepki yağdı
12:00 Gazeteci Şehriban Aslan’ın duruşması ertelendi
11:35 DBP'den kayyım tepkisi: Direnişimizi daha da büyüteceğiz
11:22 21 vekilden AB’ye Kuzey ve Doğu Suriye mektubu
11:03 3 gazeteci adliyeye sevk edildi