Siyaset Bilimci Aytaç: Çağrı Ortadoğu’daki güç dengelerini etkileme potansiyeline sahip

img
MÊRDÎN - Abdullah Öcalan’ın çağrısını değerlendiren Siyaset Bilimci Ahmet Murat Aytaç, “Öcalan’ın çağrısı yalnızca Türkiye’nin iç siyasetini değil, aynı zamanda Ortadoğu’daki güç dengelerini ve bölgesel Kürt siyasetinin geleceğini de etkileme potansiyeline sahip” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) İmralı Heyeti tarafından 27 Şubat’ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” başlığıyla paylaşılan tarihi çağrısı dünyanın gündemine oturdu. 
 
Abdullah Öcalan’ın çağrısı kamuoyunda tartışılmaya devam ederken, Barış Akademisyenlerinden Siyaset Bilimci Yrd. Doç. Dr. Ahmet Murat Aytaç, Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”na ilişkin sorularımızı yanıtladı. 
 
Öncelikle çağrıyı bir bütün olarak nasıl değerlendirirsiniz?
 
Öcalan’ın çağrısı, tarihsel bağlamı ve sunduğu perspektif açısından önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. DEM Parti heyeti tarafından Kürtçe ve Türkçe olarak okunan bu çağrı, hem içeriği hem de hitap ettiği kesimler bakımından çok katmanlı bir metin niteliğindedir. Çağrının temel eğilimini, çatışma ve şiddet zemininde gelişmiş bir süreci siyasi ve hukuki bir çerçeveye taşıma yönündeki bir irade beyanı olarak belirlemek mümkündür. Daha önce de ateşkes, barış ve çözüm süreçlerine ilişkin farklı girişimler olmuşsa da, ilk kez PKK’nin feshi yönünde doğrudan örgütün lideri olarak tanınan isimden açıklama gelmesi, bu çağrıyı önceki girişimlerden farklı kılmaktadır. Elbette devlet kanadından da bu netlik ve aleniyetle bir çağrı gelmesi bakımından başka bir ilkle birlikte düşünülmesi gereken bir durum bu.
 
Ek olarak çağrı, yalnızca bir fesih ve silah bırakma iradesi ortaya koymakla kalmamakta, aynı zamanda demokratik toplum ve siyaset alanlarının güçlendirilmesi gerekliliğine de dikkat çekmektedir. Metinde, bu dönüşümün yalnızca bir siyasal bir tercih meselesinden ibaret olmadığı, aksine tarihsel ve sosyolojik bir zorunluluk olarak formüle edildiği görülmektedir. Bu bağlamda çağrı, hem çatışma sürecinin sona erdiğini ilan eden hem de yeni dönemde Kürt siyasal hareketinin mücadele biçimlerini siyasi ve toplumsal alanlarda nasıl inşa etmesi gerektiğine dair yön tayin eden bir niteliğe sahiptir.
 
Bu değerlendirmeler ışığında, Öcalan’ın çağrısı, bir niyet veya temenni beyanının ötesine geçmekte, Kürt siyasetinin dönüşümüne dair bir stratejik yönlendirme olarak da okunması gerekli hale gelmektedir. Dolayısıyla bu çağrının etkilerini analiz etmek için, diğer siyasal aktörlerin tepkileri, hukuki süreçler ve demokratik alanın genişleyip genişlemeyeceği gibi dinamikleri de dikkate alan daha kapsamlı bir tartışma gerekli hale gelmektedir.
 
Sizce Abdullah Öcalan'ın çağrısında öne çıkan vurgu nedir? 
 
 
Bu değerlendirmeler ışığında, Öcalan’ın çağrısı, bir niyet veya temenni beyanının ötesine geçmekte, Kürt siyasetinin dönüşümüne dair bir stratejik yönlendirme olarak da okunması gerekli hale gelmektedir.
 
Çağrının geniş kapsamı ve çok katmanlı yapısı dikkate alındığında tek bir vurguya indirgenmesi kolay değil. Yine de değişik açılardan önem taşıyan ve vurgulanması gereken boyutları aydınlatmaya yarayacak bir yönlendirici ilke tayin edebilir. Bu ilkenin, çağrının son cümlesinden hareketle, “ortak yaşam” arzusu olduğunu kanaatindeyim. Elbette bununla yüzeyde görünen anlamıyla sadece bir arada var olma niyetini, yani bıraktığımız yerden aynen devam etme türünden bir şey kastedilmiyor. Daha çok sürdürülebilir bir birlikteliğin gereklerine uyarlanmış yeni bir ortak yaşam modeli işaret edilmek isteniyor. Bu durum metne bir çağrı olmanın yanı sıra bir de “teklif” olma niteliği yüklüyor.
 
Nasıl bir teklif?
 
Bu teklifin, güvenlikçi devlet politikaları ve güncel siyasi atmosferle bağlantılı bir yanıt niteliğinde olduğu görülmektedir. Devlet Bahçeli’nin “beka” söylemiyle başlattığı ve iktidarın “Terörsüz Türkiye” şiarıyla sahiplendiği süreç, devlet açısından iç cephenin güçlendirilmesi stratejisine dayanarak ilerletilmiş ve bugünkü aşamaya gelinmesini mümkün kılmıştır. Çağrı, bu sürecin bir bileşeni olarak okunabilir; hem iktidarın beklentilerine bir cevap olma hem de barış ve demokratik toplum önerisiyle ortak yaşam fikrini derinleştirmeyi amaçlayan bir teklif olma niteliği buradan ileri gelmektedir.
 
Çağrı metni ilk olarak, örgütün bir şiddet yüzyılı olarak tanımlanan 20’nci yüzyılın ürünü olduğu ve bu dönemdeki reel sosyalizm anlayışının etkisi altında şekillendiği saptamasıyla dikkat çekiyor. Bu çerçevede PKK, tıpkı IRA veya ETA gibi, içinde doğduğu tarihsel koşullarla var olmuş, ancak artık misyonunu tamamlamış bir yapı olarak sunulmaktadır. Örgütün varlığını sürdürebilmesi için gerekli toplumsal ve siyasi dinamiklerin günümüz koşullarında değiştiği savunulmaktadır. Bu noktada, Öcalan’ın çağrısının dayandığı temel önermelerden biri ortaya çıkmaktadır: Silahlı mücadelenin günümüz koşullarında artık sürdürülebilir olmadığı ve Kürt siyasetinin yeni bir yönelime ihtiyaç duyduğu…
 
Bu tarihsel analiz, çağrının somut içeriğini oluşturan PKK’nin feshedilmesi ve silah bırakılması talebini gerekçelendirmektedir. Hükümetten gelen, örgütün kayıtsız şartsız silah bırakması ve kendini feshetmesi isteğini, Öcalan bu çağrıda geliştirilen PKK’nin tarihsel bağlamı içinde tükenmiş bir yapı olduğu teziyle desteklemektedir. Bu nedenle, “PKK kongre ile toplamalı ve kendini feshetmeli” çağrısı, siyasi ve sosyolojik bir zemine oturtularak sunulmaktadır.
 
Metnin yalnızca bir çağrı değil, aynı zamanda bir teklif olarak görülmesi gerektiğini düşündüren unsurlardan biriyse, geçmişte tartışılan siyasi çözüm stratejilerinin ele alınış biçimidir. Çağrıda ayrı ulus-devlet, federasyon veya idari-kültürel özerklik gibi öneriler eleştirilmekte ve “aşırı milliyetçi savrulmalar” olarak tanımlamaktadır. Bu yaklaşım, sürecin bölünme veya parçalanma ihtimali içerdiğinden endişelenen kesimlere yönelik bir güvence niteliğinde. Başka bir açıdan bakıldığındaysa, Kürt siyasetinin önümüzdeki dönemde mevcut siyasal yapı içinde oynayacağı rolü yeniden tanımlamak için bir zemin oluşturma amacına hizmet etmektedir.
 
Kürt siyaseti açısından da önemli mesajlar bulunuyor…
 
Bu bağlamda Öcalan, Kürt hareketinin şiddet yöntemlerini terk ederek demokratik ve meşru mücadele biçimlerini benimsemesini önermektedir. Bunun bir gereği olarak da, çağdaş topluluklar gibi “devlet ve toplumla gönüllü bütünleşme” gerekliliğini öne sürmektedir. Ancak bu bütünleşmenin niteliği konusunda somut bir belirleme yapılmamaktadır.
 
Metinde demokratik yollar ve ortak yaşam vurgusu ön plana çıkmaktadır. Ancak Kürt siyasetinin bu yeni koşullar altında nasıl bir yapı kazanacağı önemli bir soru işaretidir. Temel bir ilke olarak savunulan “cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırma”, bu minvalde kimliklere saygı, ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkı temelinde şekillenen bir demokratik toplum önerisi biçiminde somutlaştırılmaktadır. Burada, her kesimin kendi sosyo-ekonomik ve siyasi yapılanmasını oluşturabileceği bir çerçeve işaret edilmektedir. Fakat bu noktada kritik bir problem ortaya çıkmaktadır: Geçmişin ulus-devlet, federasyon veya özerklik türünden teritoryal (bölgesel) çözümler eleştirilip milliyetçi savruluşlar olarak reddedildikten sonra “uygun sosyo-ekonomik ve siyasi yapı” içinde gerçekleşecek demokratik kimlik inşası hangi model üzerinden yürütülecektir?
 
Üstelik kendisi de 20. yüzyıl koşullarında üniter bir ulus-devlet olarak inşa edilen günümüz Türkiye’sinde “yerli ve milli oluş” çerçevesinde yeniden tanımlanan Türk kimliği kapsamında, demokratik bir kimlik kurgusu nasıl bir somutluk kazanacak? İmralı’dan gelen çağrının muhataplarında yankı bulması halinde en temel tartışma konularından biri, bu yeni demokratik düzenin nasıl şekilleneceği olacak gibi. Bu bağlamda hem Kürt siyasetinin hem de devletin geliştireceği tepkiler belirleyici olacaktır.
 
Abdullah Öcalan'ın çağrısından sonra Türkiye ve Ortadoğu açısından ne tür bir öngörüde bulunabilirsiniz?
 
Öcalan’ın çağrısı yalnızca Türkiye’nin iç siyasetini değil, aynı zamanda Ortadoğu’daki güç dengelerini ve bölgesel Kürt siyasetinin geleceğini de etkileme potansiyeline sahiptir. Ancak çağrı metninin doğrudan bir çözüm planı sunmaktan çok, belirli bir siyasal çerçeve önerisi ve genel bir yönelim değişikliği sunduğuna dikkat edilmelidir. Bu çerçevede olası etkileri üç temel düzlemde değerlendirmek mümkündür: 1’incisi Türkiye iç siyaseti, 2’ncisi Kürt hareketinin dönüşümü ve 3’üncüsü Ortadoğu’daki jeopolitik dengeler.
 
 
Öcalan’ın çağrısı yalnızca Türkiye’nin iç siyasetini değil, aynı zamanda Ortadoğu’daki güç dengelerini ve bölgesel Kürt siyasetinin geleceğini de etkileme potansiyeline sahiptir.
 
Öncelikle, geçmişteki çözüm deneyimleri göz önüne alındığında, meselenin yalnızca “terör” veya “beka” söylemi çerçevesinde ele alınmasının kalıcı ve etkili bir çözümün önünü açamayacağı açıktır. Bu bağlamda muhalefetin tutumu ve beklentileri kritik bir önem taşımaktadır. Muhalefet için de böyle bir sürecin ilerlemesinden rahatsız olan ve toplumsal hoşnutsuzluğu oya tahvil etmeye çalışan kesimler olsa da, bunların şimdilik güçlü bir siyasi aktör olmanın uzağında olduğu söylenebilir.
 
Muhalefetin ana gövdesi ise sürece nispeten destekleyici bir yaklaşım sergiliyor. Çağrı metni, Türkiye’de “demokratik toplum” meselesini “barış” ile ilişkilendirerek, kimlik farklılıklarının eşit saygı ve değer görmesi ile bunların uygun bir sosyo-ekonomik ve siyasi yapı kazanması ilkeleri ekseninde ele almaktadır. Ancak Türkiye’de muhalefetin demokrasi talepleri daha çok “yaşam tarzı kaygıları” ve bununla bağlantılı olarak “başkanlık sistemine karşıtlık” merkezinde şekillenmektedir. Pratik politika açısından bu bakış açısının kendisini Erdoğan karşıtlığı üzerinden ifade ettiği de bir gerçek. Önceki çözüm sürecinin başarısızlığa uğramasında, iktidarın hükümet sistemini dönüştürme ve başkanlık rejimine geçiş politikalarına karşı yapılan muhalefetin belirleyici bir rol oynadığı unutulmamalıdır.
 
Kürt hareketinin yaşayacağı dönüşüme, şiddetin sonlanması ve güvenlik eksenli beka söyleminin nesnesi olmaktan çıkması açısından bakınca, sürecin tartışmasız bir önem taşıdığı görülmektedir. Bunun ülkede genel özgürlük ortamına yapacağı katkıları ve demokrasi üzerindeki uzun vadeli birikimli etkilerinin olumlu olacağı açık.
 
Kısa vadedeyse, Kürt hareketinin Türkiye’nin demokratik güçleri içindeki yerinin tayin edilmesindeki göreli olarak gerilimli bir pozisyonun açığa çıkması ihtimali vardır. Süreç önemli bir terslikle karşılaşmadan ilerlerse, söz konusu gerilimin barışçıl çözüm sürecinin yürütücü gücü olan Cumhur İttifakı bileşenlerinin siyasi beklentileri ile demokratik muhalefetin geliştirdiği beklentileri dengelemek önem kazanacaktır. Bahçeli “Barıştan herkes kazanır” demişti. Elbette Türkiye’nin de Ortadoğu’daki bölgesel siyasette belli kazanımları olacaktır. Ancak Cumhur İttifakı’nın beklentilerinin bununla sınırlı olmadığı, iç cephe olarak tarif ettikleri “kardeşlik hattı” ile güçlü ve büyük Türkiye davasının lideri olarak Erdoğan’ın başkanlık konumunun korunması arasında güçlü bir ilişki kurulduğu da açık bir gerçek.
 
Bu gerilimli sürecin yönetimi, Kürt hareketinin yeni siyasi dengeler içinde nasıl konumlanacağı ve yaşayacağı dönüşümün yönünün belirlenmesinde etkili olacaktır. Nitekim muhalefetin toplumsal tabanının Erdoğan karşıtlığı üzerinden gelişmekte olan çözüm sürecine yabancılaştırılması ve giderek statükocu bir tepkinin öznesi hâline getirilmesi de pekâlâ mümkün. Bu bağlamda, özellikle muhalif güçler içinde gelişen statükocu ve değişim karşıtı tepkiler ile Türkiye’de özgürlükçü ve gerçek bir demokratik dönüşüm özlemiyle iktidar politikalarına mesafelenen kesimlerin tepkileri arasında ayrım gözetmek büyük önem taşımaktadır. Örtülü veya açık bir statükoculuğun, uzun vadede demokratikleşmeyi sağlayabilecek böylesi bir gelişmenin önüne engel çıkarması riski mutlaka dikkate alınmalıdır. Barışın, muhalefetin demokratik kesimlerini de içeren geniş kapsamlı bir toplumsal mutabakat zemininde yeşerebilmesi için sürecin şeffaf bir biçimde yürütülmesi ve toplumun doğru bilgilendirilmesi büyük önem taşımaktadır.
 
Ortadoğu’da değişen dengeler ve Türkiye’nin bu süreçte kendini yeniden konumlandırması en başından beri sürecin ilerletilmesinde kilit rol oynayan konulardan biri oldu. Barış yönünde atılan adımın bölgede kronikleşen şiddet dinamiklerinin çözülmesinde önemi bir adım olacağı açık. Ancak bölge devletleri arasındaki ilişkiler açısından bakınca tablonun henüz çok net olduğunu düşünmüyorum. Suriye’de yaşanan değişim, İran’ın bölgede etkili bir güç olmaktan çıkmasının yarattığı jeopolitik fırsatlar ve İsrail’in izlediği yayılmacı dış politika karşısında hükümetin Türkiye’de bir “iç cephe” kurma ve Kürt sorununun barışçıl çözümünü de bu çerçevede konumlandırmak istemesi bilinen bir gerçek. Türkiye’nin bölgesel bir güç olarak dünya siyasetinde güç kazanma hedefiyle bu “iç cephe” inşa etme politikası uyumlu gibi gözüküyor. Öte yandan, Suriye’de YPG’nin konumu ve geleceği devletin öncelikli güvenlik hassasiyetleri arasında yer alıyor. Bu konuda belli açıklamalar gelmekle birlikte henüz bir netlik oluşmuş da değil. Son olarak, Irak’ta Bölgesel Kürt Yönetimi’nin de çağrı karşısında olumlu bir tutum içinde olduğu ve sürece katkı yaptığı anlaşılıyor. Tüm bunlar bir yana, 40 yılı aşkın bir süredir devam eden bir çatışma dinamiğinin barışçıl bir şekilde sonuçlandırılmasının şiddet ve savaşlardan yorgun düşmüş Ortadoğu halkları adına önemli bir kazanım olacağını söylemek yanlış olmaz.
 
Kamuoyunda özellikle devlet kanadının atması gereken adımlara ilişkin tartışmalar var. Bu anlamda devletin atması gereken adımları sıralayacak olursak neler söyleyebilirsiniz?
 
Devletin bu konudaki tutumu, önceki çözüm süreciyle ilgili deneyimlerinden ötürü, ziyadesiyle ihtiyatlı görünüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP’nin 8. Olağan Kongresi’nde bu süreçle ilgili yaptığı değerlendirme, söz konusu tutumu iyi özetliyor: “En iyiyi ümit etmek, en kötüsüne hazır olmak.” Dolayısıyla, kayıtsız şartsız silah bırakılmasını ve örgütün kendini feshetmesini sürecin geliştirilmesi açısından tartışmaya açık olmayan bir ön koşul olarak belirlemiş durumdalar. Bir çözüm inisiyatifi geliştirmiş olmalarına rağmen, bugüne kadar uygulanan politikalarda bir değişiklik yapma yoluna gitmemelerini bu çerçevede anlamak mümkün gözüküyor. Tutuklamaların, kayyım atamalarının ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin varlığını, devam eden “terörle mücadele”nin doğası gereği kaçınılmaz önlemler olarak savunuyorlar. Hatta bu politikaları, kararlılıklarının bir göstergesi olarak öne sürüyorlar.
 
Çağrı metninin hükümet kanadının taleplerini karşılayan bir nitelikte olduğunu, Efkan Ala’nın “Biz sonuca bakarız” yönlü açıklamasından da anlayabiliyoruz. Çağrının bu şekliyle kendisinden beklenen sonuçları verinceye ve “güven sorunu” aşılıncaya kadar, hükümet kanadından yeni bir adım beklemek bu açıdan gerçekçi görünmüyor. Nitekim Cumhurbaşkanı, kongrede yaptığı konuşmada “daha sağlıklı bir tartışma zemininin kurulması” için ön koşulların karşılanması gerektiğini özellikle vurguladı. Ancak, bu aşamaya ulaşıldığında, sorunun çözümü için gerekli siyasi ve hukuki girişimlerin hükümet tarafından da başlatılması gerektiği; dolayısıyla, mevcut politikaların değişmesi işin mantığı gereği beklenilebilecek bir şey.
 
AHMET MURAT AYTAÇ KİMDİR?
 
1971 Mardin doğumlu olan Ahmet Murat Aykaç, 2001-2017 yılları ardında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Yrd. Doç. olarak görev yaptı. "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı barış bildirisini imzaladığı için 2017'de KHK ile görevinden ihraç edildi. 2023 yılında mahkeme kararıyla tekrar görevine iade edildi. Ailenin Serencamı, Kitlelerin Ruhu adlı eserleri kaleme almanın yanı sıra Göçebe Düşünmek adlı kitabın ortak editörlüğünü yaptı. Siyaset felsefesi, demokrasi kuramı ve siyasal davranış alanlarında makaleler, kitap bölümleri ve gazete yazıları yazdı.
çalışmalarını bu alanlarda yürütmeye devam ediyor.
 
MA / Ahmet Kanbal

Diğer başlıklar

14/03/2025
22:09 Suriye Kadın Meclisi: Anayasa Taslağı’nı kabul etmiyoruz
21:53 İstanbul’da 17 kişi tutuklandı
21:33 ‘Yayladağı Sınır Kapısı açılarak yardım koridoru oluşturulsun’
21:28 Irak’tan QSD ile Şam arasındaki anlaşmaya destek
21:23 Sudani DAİŞ’in Irak ve Suriye Emiri’nin öldürüldüğünü duyurdu
21:19 Wan’da ilk Newroz ateşini kadınlar yaktı
21:12 Hamas’tan bir heyet ateşkesi görüşmek için Kahire’ye gitti
20:36 Putin'den Trump'a yanıt: Eğer teslim olurlarsa canları bağışlanacak
19:39 Qileban’da gençlerden havai fişekli Newroz kutlaması
19:37 Eslem Teker’in ölümü nedeniyle belediyeye soruşturma
19:02 İran’da zorunlu başörtüsü yasası askıya alındı
18:17 Bologna Belediyesi’nden Abdullah Öcalan’a fahri hemşehrilik
17:52 Trump: Rusya ile 'iyi ve verimli' görüşmeler yaptık
16:44 Riha'da tutuklanan iki genç tahliye edildi
16:40 HDK Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş: Demokrasi mücadelesini büyüteceğiz
16:11 İran rejiminin gözaltına aldığı 4 kadından günlerdir haber alınamıyor
16:02 Kuzey ve Doğu Suriye Halk İnisiyatifi Alevi katliamını kınadı
15:57 SOHR: Suriye'de 24 saate 110 kişi katledildi
15:50 Bornova'da imar tepkisi: İtirazımız Gezi'den gelir
15:49 Konya'daki binanın çökme nedeni belirlendi
15:26 Agirî Belediye Eşbaşkanı Hazal Aras'ın davasında tefrik kararı
15:24 14 Mart Tıp Bayramı: Sağlık emekçileri grevde
15:17 DEM Parti'nin önergesi üzerine Amed'de 7 kavşak yapım kararı alındı
14:50 DEM Parti Kadın Meclisi'nden Saadet Partisi'ne ziyaret
14:47 Adana ve Mersin Newroz'larına katılım çağrısı
13:55 TJA: Sakine anneyi mücadelemizde yaşatacağız
13:41 MSD: Geçici hükümetin anayasa taslağını reddediyoruz
13:34 Curnê Reş’te Newroz ateşi yakıldı: Demokratik siyaseti büyüteceğiz
13:19 Cumartesi Anneleri davasında beraat kararı
12:53 Holoz Yaylası helikopterlerle bombalandı
12:46 Mazlum Doğan'ın memleketinde Newroz: Öcalan'ın özgürlüğü sağlanmalı
12:21 Mehmet Sait Yıldırım’ın tahliyesinin engellenmesine karşı başvuruya ret
12:16 Rusya ve Ukrayna arasında çatışma
12:07 İSİG: Her yıl en az 60 çocuk çalışırken ölüyor
11:57 Gözaltındaki belediye çalışanları adliyeye sevk edildi
11:50 Sakine Arat kitlesel uğurlandı: Barışa hasret gitti
11:46 85 Nobel Ödüllü isimden Nergis Muhammedi için çağrı
11:22 Kayyıma 'hırsız' diyen genç gözaltına alındı
10:43 Abdullah Öcalan’ın aile ve vasisinden görüşme başvurusu
10:00 ‘Özgür Basın bilinçli olarak hedef alınıyor’
09:44 Gümüşhaneli Selma Altan'ın Newroz sevdası
09:25 Flash TV'ye el kondu: Kanalın sahibi gözaltına alındı
09:06 Şirnex’te yasağın üzerinden 9 yıl geçti: Yaralar halen sarılamadı
09:06 Yemek zammını protesto eden öğrencilere soruşturma
09:05 TTB Merkez Konsey Üyesi: Öncelikle hasta tutsaklar serbest bırakılmalı
09:03 90’lardan bugüne Newroz kutlamaları
09:00 14 MART 2025 GÜNDEMİ
08:58 'Bijî Serok Apo' sloganıyla Newroz kutlaması
13/03/2025
23:59 Dêrik'te Newroz ateşi yakıldı
23:56 Çorum’daki fabrika yangını kontrol altına alındı
23:31 Akçadağ Cezaevi'nde 34 tutsak hastaneye kaldırıldı
23:10 Özerk Yönetim: Anayasa taslağı bileşenlerin kimliğini yansıtmıyor
22:47 Serêkaniyê’de husumetli aileleri DEM Parti ve DBP barıştırdı
22:43 AKP’li belediye hakkında ‘yalan beyan’ iddiasıyla suç duyurusu
21:32 Tişrîn Barajı çevresi ve Sirrin köylerine saldırı
21:23 Erdoğan ile Sırrı Süreyya Önder ne konuştu?
21:13 Aleviler BM'ye seslendi: Soykırımı durdurmak için acil adımlar atın
21:01 Cemil Bayık: Kongrenin toplanması için şartlar oluşturulmalı
20:22 Temelli: Atılması gereken adımlar var, kimse ipe un sermesin
19:58 Oyuncu Şinasi Yurtsever hayatını kaybetti
19:55 DTB Suriye'deki alevi katliamını kınadı
19:51 Sancar: Süreci ve işleyişi güvenceye alacak kanuna acil ihtiyaç var
19:40 Amed surlarında meşaleli Newroz kutlaması
18:42 ABD-Rusya görüşmesi öncesi Kremlin kısa süreli ateşkesi reddetti
18:35 İsrail Şam'ı vurdu
18:31 SOHR: Suriye’de bin 476 kişi katledildi
18:28 Kanada Suriye'ye yönelik yaptırımları hafifletme kararı aldı
18:26 İngiltere Ukrayna'ya asker konuşlandıracak
18:11 Amed Newroz'undan önce Abdullah Öcalan ile görüşme bekleniyor
18:08 DEM Parti Kadın Meclisi AKP Heyeti ile Meclis’te bir araya geldi
17:54 Özgür Gündem davasında ceza istendi
17:41 Azerbaycan: Ermenistan ile mutabakata varıldı
17:39 Sêrt Newroz’una katılım çağrısı
17:26 Zap nehrinde bir kadın cenazesi bulundu
17:22 Ahmed El Şara, ‘geçiş süreci anayasa taslağını’ imzaladı
17:19 Samandağ'da kitlesel protesto: Alevi katliamını durdurun
16:58 Halk buluşmalarında tarihi çağrının toplumsallaşmasına vurgu
16:45 Yönetmen Öz’ün davası ertelendi
16:38 Rahşan Demirel mezarı başında anıldı
16:06 İzmir’in ilk Newroz ateşi Kadifekale'de yakıldı
16:05 Zenubiya Kadın Topluluğu: Alevi katliamının failleri yargılanmalı
15:31 KESK ‘Ortadoğu ve Barış Konferansı’ düzenleyecek
15:29 Alevi katliamını savunan Kılıçarslan hakkında suç duyurusu
15:22 Xelfetî Newroz’unda tek talep Öcalan'ın özgürlüğü
15:19 DGD Platformu’ndan tarihi çağrıya destek: Çözüm için sorumluluk alacağız
14:43 Cizîr Newrozu’na çağrı
14:32 Ateşkese rağmen 2 günde 715 saldırı
14:32 DEM Parti’den İHD’ye ‘çağrı’ gündemli ziyaret
14:16 DEM Parti Kadın Meclisi, EMEP heyetiyle bir araya geldi
13:56 Cezaevi raporu: Kürtçeye engel, tedaviye erişim, çıplak arama dayatması
13:46 Barış Annesi Sakine Arat yarın Amed’de defnedilecek
13:42 Bakırhan: Öcalan’ın özgür çalışacağı koşulları ne zaman yaratacaksınız?
12:56 Açlık sınırı 22 bin, yoksulluk sınırı 79 bin TL’ye çıktı
12:55 Savunma Bakanlığı’ndan ‘Suriye anlaşması’ açıklaması
12:42 SOHR: 24 saate 177 kişi katledildi
12:15 Yolun kapalı olmasını eleştiren yurttaşa ‘özür videosu’ çektirip şiddet uyguladılar
12:14 Abdullah Öcalan’ın avukatları İmralı’ya gitmek için başvurdu
11:57 Öcalan’ın memleketinde Newroz: Bu ateş sönmeyecek
11:50 Selahattin Erdem: Kurşun namludayken silah nasıl bırakılır?
11:03 Barış Annesi Sakine Arat yaşamını yitirdi
10:47 Efrînliler Kürt Dağları’na dönüş hazırlığında
10:07 Öcalan’la Roma’da 3 ay kalan Yaman: Demokratik toplum ve barış dili geliştirilmeli
10:06 DEM Partili Yüksel Mutlu: Anlaşmayla birlikte Aleviler korunmuş oldu
10:00 'Haber merkezlerinde daha çok kadın olmalı'
09:51 Küçükbalaban: Tarihi çağrıya radikal demokrasi paketiyle karşılık verilmeli
09:47 Yılın doktoru 'nitelikli dolandırıcılık'tan tutuklandı
09:46 Botan'da buluşmalar: Halk çağrıyı coşkuyla karşıladı
09:34 ‘Newroz ateşini özgürlük için yakıp mücadeleyi harlayalım’
09:25 Dr. Gössner: Çağrı Türk hükümetini sorunu çözmeye sevk etmelidir
09:21 ABF Başkanı Aslan: Tüm renklerinin birlikte yöneteceği demoraktik Suriye istiyoruz
09:09 Kayyım atanınca kesinti rafa kalktı
09:08 Kayyım Cizîr’de film çevirmiş!
09:08 Çatışmalarda iki kızını yitirdi: Öcalan'ın çağrısına güveniyoruz, devlet adım atmalı
09:02 Yıl yıl Newroz şiarları
09:02 Sêrt Baro Başkanı: Süreç hukukçularla bir ahenk içinde yürütülmeli
09:00 Newroz'da sahne alacak sanatçılar belli oldu
09:00 13 MART 2025 GÜNDEMİ
12/03/2025
23:59 Siber Güvenlik Kanunu Teklifi kabul edildi
23:45 BAE ve AB’den QSD ve Şam anlaşmasına destek
23:37 Trump'ın Özel Temsilcisi Witkoff Moskova'ya gidiyor
23:06 Bismil’de Newroz coşkusu
22:54 Êlih’te binlerin katılımıyla Newroz ateşi yakıldı
22:24 Almanya G7 ülkelerini Putin'e karşı birlik olmaya çağırdı
22:14 Ateşkese rağmen Metîna ve Amêdiyê’ye saldırı
21:34 Irak Haber Ajansı muhabiri Bağdat’ta katledildi
21:27 Cizîr'de halk konseri
20:06 Savaş uçakları Sirîn’in bir köyünü bombaladı
19:35 İmamoğlu’na üçüncü salon engeli
19:22 Erdoğan: Bölgemiz savaşa, çatışmaya ve gözyaşına doymuştur
19:19 DEM Partili Rojbin Kartal Manzak tahliye edildi
19:14 KHK eylemi 322'nci haftasında
19:02 Alevilerin katledilmesi protesto edildi: Ses çıkar
18:55 DTSO ve TOBB ‘Ekonomide Kadın Çalıştayı’ sonuç bildirgesini açıkladı
18:25 Rize Kalkandere Cezaevi’nden 6 tutsak sevk edildi
17:40 Gazi Katliamı'nın 30'uncu yıldönümünde katledilenler anıldı
17:15 DEM Parti İmralı Heyeti, Erdoğan'dan randevu talebinde bulundu
17:09 Suriye'de 158 kişi katledildi
16:57 DEM Parti Kadın Meclisi, TİP Kadın Bürosu ile bir araya geldi
16:53 Hewag'ta Kadın Dayanışma Merkezi açıldı
16:46 İpek Er’in faili Orhan hakkında yeni iddianame
16:45 30 yıllık tutsakların tahliyelerine engel
16:42 Eğitimcilerin sorunlarına ilişkin imza kampanyası tamamlandı
16:42 Ayşegül A. davasına 'etkin soruşturma' ertelemesi
16:41 Hatimoğulları: İktidarın atacağı adım çok önemli
Davutoğlu: Bir yol haritasını ortaya koyma vaktidir
16:09 Birçok kentte 'tarihi çağrı' buluşması
15:37 DEM Parti Kadın Meclisi, DEVA Partisi heyetiyle bir araya geldi
15:33 Kayyım nöbetinde Alevilere saldırılara tepki
15:25 Emeklilerden Erdoğan'a: Çay simit hesabını tekrar yapsın
15:23 Newroz Halk Koşusu’nda son kayıt 14 Mart
15:15 Oyuncular Ergenç ve Kocaoğlu hakkında iddianame