ADANA - Suriye'de Alevilere yönelik katliamların devam ettiğini belirten Tarihçi-Araştırmacı Kemal Derin, Aleviler başta olmak üzere tüm herkesi katliama karşı ses yükseltmeye çağırdı.
Suriye'nin sahil şeridinde bulunan Lazkiye, Tartus, Cebla, Banias kentleri ile Hama ve Humus kırsalında Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) ve Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu'nun (SMO), 6 Mart'ta Alevilere dönük başlattığı katliamlar yer yer devam ediyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) 13 Mart'ta verdiği bilgilere göre; Suriye kıyı kentlerinde yaşanan katliamlarda hayatını kaybedenlerin sayısının bin 476'ya yükseldiğini açıkladı. Birleşmiş Milletler geçen hafta yaptığı açıklamada, şu ana kadar, 90'ı erkek, 18'i kadın, 3'ü çocuk olmak üzere 111 sivilin katledildiğini tespit edildiğini açıkladı. Katledilen sivil sayısının daha fazla olduğu belirtiliyor.
'HTŞ VE SMO'NUN HEDEFİNDELER'
Tarihçi-Araştırmacı Kemal Derin, katliamın motivasyonun "inanç" temelli olduğunu belirterek, "İktidarı ele geçiren HTŞ ve bileşenleri cihadist-selefi bir organizasyondur. Bunlar, Alevileri 'Rafızî', 'dinden çıkmış' ve 'katli vacip' olarak görmektedirler" dedi.
Bu durumun yüzyıllardır sürekli güncellenen bir kin ve nefretin günümüzde yeniden bilinç üstüne çıkarılması olduğunu söyleyen Derin, "Suriye'de kanlı bir tasfiye süreci yaşanmaktadır. İktidarı ele geçirenlerin bu kadar acımasız olmalarının bir nedeni de Batı'nın ve ABD'nin kendilerini muhatap almaları ve iktidarda kalmalarını sağlamalarıdır. Zaten HTŞ'nin iktidara getirilmesi de bölgesel ve uluslararası güçlerin planlamasıyla olmuştur. Suriye'de korumasız olan toplulukların başında Aleviler gelmektedir. Zira Suriye’de Alevilerin bir öz savunma güçleri yoktur. Açık kanallardan öğrendiğimiz kadarıyla Suriye'de yaşayan Aleviler tamamen korumasızdır. HTŞ ve SMO gruplarının açık hedefindedirler. Açıkçası Alevilerin kendilerini koruyabildikleri kanısında da değilim. Silahlı ve kontrolsüz güçler karşısında savunmasız bir halkın yapabilecekleri oldukça sınırlıdır. Bir kısmının dağlara sığındığını, bir kısmının Rus üslerine sığındığını biliyoruz. Büyük bir bölümü açık saldırı altındadırlar. Ben yeni yeni bir duyarlılığın oluştuğunu görüyorum. Ancak bunun yeterli olduğu kanısında değilim. Başta Aleviler olmak üzere tüm demokratik kamuoyunun ve duyarlı tüm kesimlerin bu yaşananlar karşısında birlik olması ve birlikte mücadele etmesi bir zorunluluktur" diye konuştu.
Türkiye hükümetinin ve uluslararası toplumun bu katliamlara karşı tutumunu eleştiren Derin, hükümetin katliamı kınamadığını hatırlattı. İktidar isterse katliamı 24 saatte durdurabileceğini söyleyen Derin, "HTŞ üzerinde böyle bir gücü var, ancak bunu kullanmak istemiyor. Uluslararası toplum da istediğimiz ve arzuladığımız düzeyde bir duyarlılık henüz oluşmadı. BM Suriye'ye bir heyet gönderdi. Yerinde incelemeler yapıldı. Ancak katliamların durdurulmasında pozitif bir etkisi olmadı. BM Güvenlik Konseyi'nde bir kapalı oturum yaptı. Katliamların durdurulması için henüz somut bir eylemlik göremiyoruz. Acil uluslararası bir müdahale yapılmalıdır. Başta yaşam hakkı olmak üzere tüm savunmasız toplulukların can ve mal güvenlikleri sağlanmalıdır" diye belirtti.
Alevilerin can ve mal güvenliklerinin orta ve kısa vadede sağlanabileceğini düşünmediğini ifade eden Derin, ülkedeki mevcut kaotik durumun bu kaygılarını güçlendirdiğini kaydetti. Suriye'de çoklu bir yapı söz konusu olduğunu, iktidarı ellerinde bulunduranların ise Alevilere karşı hasmane bir tutum içinde olduğunu belirten Derin, "Ancak Suriye'de demokratik ve çoğulcu bir rejim inşa edilirse Aleviler barış ve güvenlik içinde yaşayabilirler. Suriye'de sadece Alevilerin değil, bütün inançsal ve etnik grupların can ve mal güvenliklerinin sağlandığı demokratik, çoğulcu bir rejimin kurulmasıdır" şeklinde konuştu.
'KATLİAM SOYKIRIM AŞAMASINA GELDİ'
Alevilere yönelik katliamı "soykırım" olarak niteleyen Arap Halkı Alevileri Dayanışma Derneği Başkanı Hamit Karaoğullarından, "Suriye'deki katliam, soykırım aşamasına kadar geldi. Son birkaç gündür basına kapalı yürütülen katliamlar tüm hızıyla devam ediyor" dedi.
Katliama karşı dünya kamuoyunun duyarsız olduğunu ve üç maymunu oynamakta ısrarlı olduğunu söyleyen Karaoğullarından, "Biz böyle bir dünya içinde olduğumuz için utanıyoruz ve bu dünya adaletini lanetle şiddetle kınadığımızı belirtmek istiyoruz" ifadelerini kullandı.
'BİZ SUSMAYACAĞIZ'
Suriye'deki mezhepsel politikaların Alevi katliamına zemin hazırladığını vurgulayan Karaoğullarından, "Biz Aleviler yaşadığımız ülkeden Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerinden Yayla Dağı Sınır Kapısını çok acil bir şekilde açmalarını, insani yardım koridorlarının açılmasını orada bulunan kardeşlerimize acil bir şekilde yardımların gitmesi gerekir" diye kaydetti.
Suriye'de yaşananların Türkiye'deki Alevilere yansımasına değinen Karaoğullarından şöyle devam etti: "Suriye'de yaşanan vahşet, masum Alevi kardeşlerimizin hedef alınması, hepimizin yüreğini dağlıyor. Bu katliama sessiz kalmak, insanlığımızı inkâr etmek demektir. Bizler, tarih boyunca nice acıları birlikte aştık. Birlik olduk, dayanışmayla ayakta kaldık. Bugün de mezhep ayrımı yapmaksızın tüm insanlığı bu vahşete karşı durmaya çağırıyoruz. Alevi, Sünni, Hristiyan, Kürt, Arap… Hepimiz biriz, hepimiz insanız. Buradan hükümetimize ve dünya kamuoyuna sesleniyorum: Artık sessiz kalmayın. Masum insanların kanı dökülürken susmak, zulme ortak olmaktır. Biz, adalet isteyenler olarak, iktidarımızdan ve uluslararası toplumdan güçlü bir duruş bekliyoruz. Suriye'de Alevilere yönelik bu vahşetin durdurulması için somut adımlar atılmalıdır. Kardeşlerim, biz bu topraklarda barış içinde yaşamak için varız. Ayrışmaya, bölünmeye değil, dayanışmaya ihtiyacımız var. Bugün burada verdiğimiz bu söz, zalimin korkulu rüyası olacak: Biz susmayacağız. Biz, bir arada, kardeşçe yaşayacağız. Sesimiz yankılansın, kalplerimizdeki adalet ateşi hiç sönmesin."
MA / Hamdullah Yağız Kesen