Tarihçi Ulugana: Kürtlere karşı ‘soykırım rejimi’ uygulanıyor

img
VAN - Türkiye'nin kimyasal silah kullanımını “soykırım rejimi” olarak tanımlayan tarihçi Sedat Ulugana, “Kürtler bu silah kullanıma karşı yüksek sesle çıkmalı. Kürt özgürlük hareketi tasfiye edilirse inanın Kürtlere tek bir gün yaşam hakkı tanımazlar” dedi. 
 
Türkiye’nin, Güney Kürdistan’daki Zap, Metina ve Avaşin’e 17 Nisan’da başlattığı askeri saldırılar 6’ıncı ayını geride bıraktı. HPG, Türkiye’nin 17 Nisan’dan bu yana başlattığı saldırılarda en az 2 bin 476 kez yasaklı bomba ve kimyasal silah kullanıldığı açıkladı. Kimyasal silah kullanımı sonucu HPG, 44 gerillanın yaşamını yitirdiğinin bilgisini paylaştı. Yayımlanan görüntüler üzerine kimyasal silah kullanımı sert tepkilere neden oldu. 
 
Konuya ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan tarihçi Sedat Ulugana, Kürtlere karşı Türkiye'nin kimyasal silah kullanımının Zilan Katliamı ile başladığını söyledi. Ulagana,  kimyasal silah kullanımı ile Türkiye’nin Kürtlere dönük yaşamsal fonksiyonlar yerine, soykırım pratiğini devreye koyduğuna dikkat çekti.
 
‘İNGİLTERE KÜRTLERE KARŞI KULLANDI’
 
Tarihte modern kimyasal silah kullanımının 1’inci Dünya Savaşı ile başladığını ifade eden Ulugana, söz konusu kimyasalların ilk olarak Almanya ve Fransa devletleri arasında yaşanan savaşta tarafların birbirlerine karşı kullandığını kaydetti. 1’inci dünya harbinde Irak’ı işgal eden İngiltere’nin Şêx Mahmud Berzenci ve direnişçilerine karşı söz konusu kimyasal gazları kullandığı bilgisini paylaşan Ulugana, “Buradan bakıldığında Kürtlere karşı ilk kimyasal silah kullanımı Churchill dönemi İngiltere’sidir diyebiliriz. Bugün mağaralarda kullandıkları gazlardan farklı olarak o dönem, havaya yayılan ve daha çok direnişi kırmak için sinir gazı dedikleri bir gaz türü kullanılıyor. Bahsettiğimiz bu zehirli gazların modern savaşlarda kullanılması zaten bir İngiliz icadıdır. İngilizler birinci dünya harbinde bu gazları kullanırken, aynı zamanda kendi askerleri de bundan etkileniyor. Sonrasında bunu biraz daha dönüştürmeye başlıyorlar. İkinci dünya harbinde ise Almanlar, Fransız ve Sovyet ordusuna karşı kullanıyor. Japonlar ve Amerikalılar da birbirlerine karşı kullanıyor” bilgisini paylaştı.
 
İSYANLARDAN SONRA EDİNDİLER
 
1915'teki Ermeni Soykırımı'nda Ermenilere karşı kimyasal silah kullanıldığını göremediklerini, çünkü Osmanlı envanterinde böyle gazlar bulunmadığını kaydeden Ulugana, 1920’ler sonrasına dair de şu bilgileri verdi: “1920'lere baktığımızda Türkiye’nin savaşta olduğu süreçte elinde böyle bir silah bulunmuyor. Sonraki süreçte özellikle 1925-26 ile birlikte bunlar hem Almanlarla hem İtalyanlarla ve bugünkü AB devletleri ile çok düzenli diyebileceğimiz ilişkileri söz konusu. O süreçte çok iyi biliyoruz ki Türkiye var olan bütçesinin 3'te birini orduya ayırmış. Alman ve İsveçlilerden kimyasal gazlar satın alıp getiriyorlar. 1930'lara gelindiğinde ellerinde zehirli gazlar var. 1926-27 de bu gazları almalarının nedeni öncesinde yaşanan Şêx Sait İsyanı'dır. Çünkü Şêx Sait isyanının kırılmadığını görüyorlar. Ağrı İsyanı Şeyh Sait isyanının devamıdır. Ağrı onları çok uğraştırıyor. Zehirli gazları fikrinin o dönemde akıllarına gelmesi bu nedenledir. Ağrı'da devlet direnişçilere yetişemiyor ama Zilan'da öyle değil. Ağrı gibi yüksek bir rakıma sahip değil ve mağaralar nedeniyle kitle imha kullanamıyorlar ancak, Zilan'da kitle imha harekatını yaptılar” şeklinde konuştu.
 
İLK KEZ ZİLAN’DA KİMYASAL SİLAH KULLANILDI
 
Türkiye'nin Kürtlere karşı ilk kimyasal silah kullanımının 1930’daki Zilan Katliamı ile başladığına dikkat çeken Ulugana, “1933 yılında basılmış olan bir Jandarma Talimnamesi var. Bu talimname jandarmanın ders kitabı olarak basılıyor. Bu ders kitaplarını yazanlar ve bu dersi verenler, önceki deneyimlerinden yararlanarak içeriğini zenginleştirmeye çalışmışlar. Mesela şöyle ibareler var: ‘Biz Zeylan hadisesinde şakilere karşı savaşırken şu metotları kullandık’ şeklinde başlıklar bulunuyor. Talimnamede ‘Mağaraya sığınmış olan eşkıyaların teslim olmasını sağlamak ya da olmazsa öldürülmesi için mağaraya gaz ve duman salınmalı. Ya teslim olurlar ya boğulurlar. Bunu yaparken de mağaranın başka bir çıkışının olmamasına dikkat edeceksiniz’ diyor. Ve ‘eşkıyalar bu son zamanlarda mağaralarda bir havalandırma bacası açıyorlar’ deniliyor. Bunu şimdi fark ediyoruz ki, bunlar Zilan katliamında o mağara aramalarında bu gazı kullanmışlar. Yangın ve fosfor bombalarını kullandıklarını çok iyi biliyoruz. Zaten o dönem Cumhuriyet bunu manşetine taşımıştır. Bildiğiniz yangın bombaları yani kitle imha silahları kullanıyorlar. Üçüncü bir durum ise şu; O dönemin tanıkları ‘cenazelerin yok edilmesi için bazı ilaçlar kullanıyorlardı. Cenazeleri yakıyorlardı ama çok cenaze vardı. Ellerinde bidon bidon ilaçlar vardı. Önce ilaçlıyorlardı. Bazen yakmaya bile gerek duymuyorlardı. O ilaçlardan sonra cenaze kendi kendine eriyor’ diyorlardı. Zilan Katliamında binlerce cenazeyi yok ediyorlardı” diye konuştu. 
 
 
‘ZİLAN PRATİKLERİNDEN DERSİM’E’
 
Zilan Katliamının Türk ordusunun staj alanı ve profesyonelleşme alanı olduğunu ifade eden Ulugana, “1933'te mağara aramaları diye bir kitap çıkarıyorlar. O gün ki jandarmalar da, bugünkü komando tugaylarıdır. Jandarmalara bu ders verilirken Zilan'da gerçekleştirilen pratikler üzerinden yola çıkıyorlar. Çünkü 6 yıl sonrasında Dersim Katliamı gerçekleştiriliyor. Yani diyebiliriz ki Zilan’daki katliam yöntemleri Türk devleti için bir metottur. Artık kitle imha araçlarını nasıl kullanacaklarını biliyorlar. Bu açıdan Zilan'da, bu gazın kullandığını kendileri itiraf ediyor hem de bunun tanıkları da var. Sonraki süreçte Saddam Hüseyin tarafından Halepçe’de Kürt halkına karşı kimyasal silah kullanılıyor” dedi.
 
‘FARE GİBİ ZEHİRLEDİK’
 
Türkiye’nin Kürtlere karşı kimyasal silah kullanımının asıl Dersim Katliamı döneminde ayyuka çıktığını belirten Ulugana, “O dönemin yazışmalarında işte Almanya'dan ve bugünkü AB ülkelerinden zehirli gaz almışlar. Bu zehirli gazları burada kullanmışlar. İhsan Çağlayangil o dönemin Emniyet Umum Müdürü yani bugünkü Emniyet Genel Müdürü’dür. Çağlayangil'in anılarında geçer bu. Çağlayangil’le Dersim Katliamına ilişkin röportajı yapan da Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Çağlayangil röportajda diyor ki; ‘Biz Dersimlileri fare gibi zehirledik dağ kavuklarında, zehirli gazlarla zehirledik’ diyor” diye konuştu.
 
‘SESSİZLİĞE KARŞI HALKLARIN DAYANIŞMASI’
 
Türkiye'nin Zap, Metina ve Avaşîn’e dönük kimyasal silah kullanımını “soykırım rejimi” olarak tanımlayan Ulugana, “Soykırımın kodlarına bakıldığında, Türkiye'de rejimin buna bire bir uyduğunu görüyoruz. Bu rejimden her şeyi beklemek mümkün ve bu rejim her şeyi yapar. Uluslararası devlet ve kurumlara bakıldığında ise bunların çok yapay olduğunu anlıyoruz. Kimyasal silahların kullanımına karşı bu kurumlar güdümlüdür. Burada NATO üyesi herhangi bir devlet ya da NATO ile ilişkileri iyi olan devletler, bu kimyasal silahları kullandığında sesleri çıkmaz. Bunu politik bir aparat olarak birbirlerine karşı kullanıyorlar. O açıdan çok da samimi değiller ve dertleri de değil. AB devletleri bu şekilde devam ederlerse ilerleyen süreçlerde çok büyük bir kimyasal nükleer savaşa neden olacaklar. Bu da kapitalist devletler 2. Dünya Savaşı’ndan da ders almamışa benziyorlar. O açıdan Kürtleri Ortadoğu'da bir dağlı kavim ve müttefikleri Türkiye'nin başına bela olarak görüyorlar. Avrupa devletlerin siyasetini bakıldığında bu nüansları görebiliyorsunuz. Dolayısıyla Avrupalı devletlerden herhangi bir insani bir şey beklemek insanı gaflete düşürür. Bu açıdan haklarla dayanışmak, sosyal mücadeleyi büyütmek çok daha önemlidir. Aslında bu da devlet kavramının ne menem, korkunç bir şey olduğunu gösteriyor. Devletleşme mantığının insan ve halkların hayatını ne kadar çöpe attığını görüyoruz. Bu anlamda inanın 100 bin Kürt öldürülse de, AB devletlerin tavrı farklı olmaz, sadece kaygı duyarlar” şeklinde konuştu.
 
‘TÜRKİYE KÜRTLERE KARŞI SİLAH GELİŞTİRİYOR’
 
İlerleyen bilim ve teknoloji ile artık kimyasal silah üretiminin çok daha kolay olduğunu ve Türkiye'nin artık kimyasal silah üretebildiğini kaydeden Ulugana, “Türkiye kullandığı bu silahların büyük kısmını artık kendisi üretiyor. Bazı etken maddelerini belki bazı AB şirketlerinden alabiliyor olabilir ama kendileri üretiyor. Tabi bu ürettiği silahları Yunanistan'a ya da Suriye'deki cihatçı çetelere karşı değil Kürtlere karşı kullanacak. Türkiye 40 yıldır Kürt hareketi ile savaşıyor. Son 40 yıllık savaş deneyiminin hepsi Kürt sahasında Kürt hareketi ile yaptığı savaş edinimidir. Dolayısıyla ürettiği, geliştirdiği bütün silahları Kürtlere karşı kullanıyor ve Kürtler için geliştiriyor. Dolayısıyla bu soykırım rejimine bakıldığında yapabilirlerse Kürtlere karşı bir soykırım girişiminde bulunurlar” diye belirtti.
 
SOYKIRIM VE APARATLARI
 
Türkiye’nin Kürtlere karşı bir soykırım girişiminin olduğuna dikkat çeken Ulugana, kimyasal silah kullanımı, Kürt gençlerinin Avrupa'ya doğru göçe zorlanması, geliştirilen ve arttırılan yüksek güvenlikli cezaevleri, siyasi soykırımlar operasyonları, Kürtleri ötekileştirme ve kitlesel linç kampanyaları uygulamalarının devletin soykırım pratiği olduğuna işaret etti. Ulugana, devamında “Şehir savaşları sonrası MHP-AKP iktidarı ‘biz hakikaten politik talebi olan 300 bin Kürt'ü erimine edebilir miyiz edemez miyiz?’ dediler. Sonra baktılar ki bu çok mümkün görünmüyor ve alenen fiziki bir soykırımı icra etmek kolay değil, başka tedbirlere yöneldiler. Yukarıda dediğimiz uygulamaların tamamı soykırım aparatıdır. Bunların dışında, SADAT, cihatçı gruplar, El Kaide ve IŞİD, Soylu ve onun baronları olan Abdullah Çatlı ile Mehmet Ağar da Kürtlere karşı kullanılan gruplardır. Bu mafya ve cihatçı gruplar ise soykırımın başka bir boyutudur” dedi.
 
‘KDP TÜRKİYE’NİN APARATIDIR’
 
Türkiye’nin Zap, Metina ve Avaşin’e yönelik artan saldırılarına karşı KDP’nin rolüne değinen Ulugana, “KDP, Türkiye için Güney Kürdistan'da bir aparattır. Bu artık bilinen bir şeydir. Türkiye, defakto bir şekilde KDP’yi orada bırakıyor ve uluslararası anlamda kendine bir rahatlık sağlıyor. Türkiye ‘İsmi Kürdistan ama orası bana ait’ diyor. Bugün Zaxo'nun bir köyündeki bahçesini sulamak için giden bir köylü bile Zaxo Valisi'nden değil, MİT'ten izin alması gerekiyor. Bu anlamda KDP'nin Kürtlük, Kürdistan'ın özgürlüğü diye bir derdi yok. Böyle bir projeleri de yok ve bazı kesimler, zorla bu misyonu KDP'ye yüklüyorlar. KDP, Kürt özgürlük hareketinin Kürtlere yaklaştığı gibi de Kürtlere yaklaşmıyor. Parçacıdır. Bu açıdan bakıldığında orada tek bir yapıdan bahsetmekte de mümkün değil. İşin kötü tarafı bunlar Saddam tarafından kimyasal silahlara maruz kaldılar” ifadelerini kullandı.
 
 ‘GÜÇLÜ TEŞHİR GEREKİYOR’ 
 
Türkiye’nin kimyasal silah kullanımına karşı Kürtlerin kamuoyu yaratmayı başardığını ifade eden Ulugana, “Yaratılan kamuoyuna karşı devlet bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Burada biraz da talihsiz olan, kimyasal silahların kullanılmasını engelleyen ve denetleyen OPCW'nin ‘bizim inceleme yapabilmemiz için devletlerin başvurusunun olması gerekir’ açıklamasıdır. Kürt halkı ve dinamiklerinin, kimyasal silahların kullanılmasını boşa çıkarması gerekiyor. Bu anlamda bütün Kürtlere görev düşüyor. Eylemsellikleri büyütmek ve bunu teşhir etmek gerekiyor. Teşhir olup karşısında durmadığımız sürece kullanmaya devam edecekler. Bu anlamda biraz da bizim eksikliğimiz; çünkü daha önceki tarihlerde de bunu kullandılar. O dönemden beri kimyasal silah kullanımına dönük teşhirsel eylemler, girişimler olsaydı, belki kimyasal silahları bugün bu kadar kolay kullanmazlardı. O nedenle hepimizin eksikliğinin olduğunu düşünüyorum” dedi.
 
‘KÜRTLER TARİHTEN DERS ÇIKARMALI’
 
Ulugana, son olarak şunları söyledi: “Yüzyıllık Kürt tarihi bizlere çok şey söylüyor. 1925'te Şeyh Sait ve Cibranlı Halit Bey idam edilirken, bazı aşiret ağaları ve şeyhler ellerini ovuşturarak 'bunlar tasfiye ediliyorlar bize gün doğuyor' dediler. Ama Şeyh Sait ve Halit Bey'i idam eden aynı devlet, bu ellerini ovuşturan Kürt ağa ve şeylerini amiyane tabirle kuyruklarına teneke bağladılar. Bir kısmını çok hakir bir şekilde katletti. Bunlardan birisi Cemilê Çeto'dur, ondan sonra Arvasi Şeyhleridir. Devlet hiçbir zaman 'bunlar devletten yana tavır aldılar' deyip ‘karışmayalım’ demedi. Demek istediğim şey şu: Kürt özgürlük hareketi tasfiye edilirse inanın Kürtlere tek bir gün yaşam hakkı tanımazlar.”
 
MA / Cengiz Özbasar

Diğer başlıklar

27/10/2022
09:21 İstanbul’da gözaltına alınan 57 kişi serbest bırakıldı
09:12 ‘Gerçek haber yayma hakkının önüne geçmeye çalışıyorlar’
09:11 Gülser Yıldırım: İmralı kapıları açılırsa oradan barış eli uzanacak
09:01 KDP Şengal’in kapılarını Êzidîlere neden kapatıyor?
09:01 MATUAY-DER: Cezaevleri tüm toplumun sorunu
09:00 Manisa’da tarım bitiyor: Üzüm bağları, zeytin ağaçları kuruyor
09:00 Abdullah Öcalan: Türkiye yol ayrımında, tek çıkış Demokratik Cumhuriyet
09:00 27 EKİM 2022 GÜNDEMİ
08:33 Zap’ta bir asker daha yaşamını yitirdi
08:10 TTB Başkanı Fincancı adliyeye sevk edildi
26/10/2022
23:58 Öğrencilerden gözaltı protestosu: Hakikat arayışı susmayacak
23:43 Fincancı’nın ifade işlemleri başladı
23:00 HDP Çelikhan İlçe Eşbaşkanı Uzun gözaltına alındı
21:45 Gazeteci Ağgöz ev hapsi şartıyla serbest bırakıldı
21:29 Fincancı’dan mesaj: Karalama kampanyasını aşıp birlikte mücadele edeceğiz
21:13 Demirtaş: Özgür basın susturulamaz
21:13 Tutuklu gazeteci Ren’e çıplak arama dayatması
21:05 Gazeteci Alağaş: Gün gazetecilik onuruna sahip çıkma günüdür
20:56 Gazetecilerin gözaltı süresi ikinci kez uzatıldı
20:49 BM İnsan Hakları Raportörü’nden Fincancı mesajı
20:44 HDP’li vekiller Meclis’te kimyasal kullanımının araştırılmasını istedi
20:18 Gazetecilerin gözaltına alınmasına pankartlı protesto
20:14 Hak savunucularından Fincancı’ya destek açıklaması
20:07 Gazeteci Ahmet Tulgar hayatını kaybetti
19:51 İran’da türbeye saldırı: 15 ölü, 40 yaralı
19:41 Cebrail Gündoğdu tutuklandı
19:35 BM raportörlerinden İran için uluslararası soruşturma çağrısı
19:26 Ankara’da Ari Prodüksiyon’a korsan baskın
19:01 Kadınlardan gazeteciler ve Fincancı için protesto eylemi
18:47 Emek ve Özgürlük İttifakı’ndan Fincancı açıklaması: Sessiz kalmayacağız!
18:42 30 yıllık tutuklu Evsen tahliye oldu
18:40 Dersim’de gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki
18:05 Anayasa Mahkemesi HDP’nin ek süre talebini kabul etti
17:35 ‘Gözaltılar Sansür Yasası’nın ilk antidemokratik göstergesidir’
17:17 Tuğluk hakkında ‘cezaevinde kalamaz’ raporu
16:58 Gazeteci Öznur Değer darp edildi, yerlerde sürüklendi
16:54 Van’dan seslendiler: Gazetecilik ve hak savunuculuğu suç değildir!
16:52 Gazetecilerden mesaj var: Israrımız hakikat mücadelesi, başımızı eğmedik
16:08 Adalet Nöbeti: Hasta tutuklular ölüme terk edildi
16:02 Polis, kendisini yaraladığını ileri sürdüğü avukatı tanımadı
15:52 Bütçe maratonu başladı: Bütçenin en büyük bakanlığı, faiz bakanlığıdır
15:51 Cinsel taciz failinin duruşması 30 Kasım’da görülecek
15:18 Hukuk örgütlerinden avukatların duruşmasına çağrı
14:50 Hedef gösterilen avukatlar için suç duyurusunda bulunulacak
14:39 Birçok kentte Fincancı protestosu: Derhal serbest bırakın
14:03 Silopi’de kimyasal silahlara karşı yürüyüş düzenlenecek
14:01 Gazeteci Yurtsever’e Türk bayraklı fotoğraf işkencesi
13:29 Gözaltına alınan 7 gazeteci Ankara’ya getirildi
13:12 İHD: Kimyasal silah kullanımı araştırılmalı
13:08 Gazeteci Altan işkence anlarını aktardı: 'Sana baş eğdireceğiz, zorluk çıkarma'
12:57 Şenyaşar: Sesimizi kısmak için gazetecileri gözaltına aldılar
12:48 Caferbey çöp tesisi için açılan dava görüldü
12:42 Sancar TTB’de: Saldırılara ortak mücadele etmeliyiz
12:34 Gözaltındaki Fincancı’ya destek büyüyor: Asla yalnız değilsin
12:27 Kadınlar, gazeteciler ve Fincancı için Kadıköy’de olacak
12:26 TTB: Fincancı’nın açıklamaları suç değil
12:26 Gözaltılara uluslararası tepki: Meslektaşlarımızı serbest bırakın
12:25 Tutuklu yakınları: Tek taleple sokaklarda olacağız
12:08 ‘Gazeteciler hakikati yazıyor, geri adım atmayacağız’
12:04 On binler Jîna Emînî'yi andı: Jin, jiyan, azadî
12:01 DFG ve MKGP: Biz değil, iktidar korksun
11:57 Tekne faciası davasında bin 33 yıl ceza verildi
11:55 Kimyasala karşı 1 Kasım'da büyük yürüyüş
11:32 Gözaltında yaşanan ölüme dair dava ertelendi
11:06 Amanos’taki orman yangını kontrol altına alındı
11:03 Gazeteci İnci Aydın'a beraat
10:56 Asker ablukasındaki köyde bir çocuk darp edildi
10:49 CPJ: Türkiye, Kürt gazetecileri temelsiz suçlamalarla taciz etmeyi bırakmalı
10:48 Özgür Basın'a yönelik gözaltılar: Amaç toplumu susturmak
10:19 TBB Başkanı Sağkan: Sansür Yasası haber alma hürriyetini engelliyor
10:08 Yüce: Kürtlerin sesini kısarlarsa bizim de sesimiz kesilecek
10:01 Av. Temur: Gazeteciler boyun eğmediği için yeni operasyon yapıldı
09:45 Tutuklu kadınlar kimyasal kullanıma karşı açlık grevinde
09:40 ‘Kimyasal silahları önleme protokolü sadece egemenleri koruyor’
09:24 Türkdoğan 5564 sayılı kanuna işaret etti: Kimyasal silah kullananlar yargılanmalı
09:12 Parmaksız: Gezi ve Kobanê arasında ‘yüzük kardeşliği’ var
09:07 Gazetecilere işkenceye karşı suç duyurusunda bulunulacak
09:03 Hedef gösterilen Fincancı gözaltına alındı
09:02 Bütçesi artırılan Adalet Bakanlığı 20 yeni cezaevi yapmayı planlıyor
09:02 Gazeteci meslek örgütleri: Gözaltılar kimyasal silah iddialarının sonucu
09:01 Kayyımın sattığı 11 taşınmaz için savunma istendi
09:01 Yazar Karacabey: İktidar yasakladığı kültürün yerini doldurmaya çalışıyor
09:00 7 yıldır kent kent Nesim'in cenazesini arıyor
09:00 Vanlılar: Tutuklulara yönelik zulüm sadece ailelerin sorunu olmamalı
09:00 26 EKİM 2022 GÜNDEMİ
25/10/2022
23:57 Emzirme için emniyete götürülen Arin bebeğe çıplak arama
23:08 Gazetecilerin gözaltı süresi uzatıldı
22:54 Festivalde ‘Son Çağrı’ oyunu sahnelendi
22:16 Sözcü gazetesi gözaltındaki gazetecileri hedef gösterdi
22:03 İşten atılan işçiler oturma eylemine başladı
21:42 SES Hatay Şubesi: Kadına yönelik şiddeti önleyin
21:23 Gergerlioğlu: Gözaltılar muhalif basını ve toplumu susturmanın bir parçası
21:07 Gençlere göre Türkiye’deki sorunların kaynağında kanunların uygulanmaması var
20:35 İran İnsan Hakları Örgütü: En az 234 kişi yaşamını yitirdi
19:43 Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nden katledilen kadınların ailelerine ziyaret
19:33 Kobanê Davası'nda Kürtçeye tahammülsüzlük!
19:20 İş bırakan 18 işçi gözaltına alındı
18:54 GGM’de tutulan Somalili Muhammed serbest bırakıldı
18:50 Tatvan’da sağlık emekçisine saldırı
18:23 AP Türkiye Raportörü Nacho Sanchez-Amor’dan gözaltı tepkisi
18:11 TİP: Gazeteciler derhal serbest bırakılsın
18:07 Öğrenci Gençlik Örgütleri gazetecilerin gözaltına alınmasını protesto etti
17:42 Gazeteci Ağgöz 45 günlük bebeğini ssatler sonra emzirebildi
17:34 Yüksel'i katleden sanığın pişmanlık beyanları dinlenecek
17:25 TTB: Şiddetin karşısında yer almayı sürdüreceğiz
17:07 Yolsuzluk ve usulsüzlüklere ilişkin Meclis görüşmesi talebi
16:54 Gazeteci Derya Ren tutuklandı
16:40 Binler kimyasal saldırılara karşı alanlarda
16:16 IPI: Türkiye tüm gazetecileri serbest bırakmalı
16:04 Diyarbakır'daki gazeteciler: Hepimize gözdağı verilmek isteniyor
15:50 1 gazeteci daha gözaltına alındı
15:42 ÖHD Antep Şubesi: Hasta tutuklular serbest bırakılsın
15:41 Gözaltındaki gazetecilere avukat kısıtlaması
15:31 Buldan: Özgür basını susturamazsınız
15:22 Adalet Nöbeti devam ediyor: Cezaevinden cenazeler çıkmasın
15:21 Gençlik örgütleri: Baskılar bizi yıldıramaz
15:06 Gazeteciler: Hakikatle korkutmaya devam edeceğiz
15:03 Gazetecilerden gözaltılara karşı 'ortak tutum' çağrısı
14:40 Mahkemeden ‘ek bilirkişi raporu’ talebine ret
14:39 DİSK Basın-İş: Özgür basının susturulamayacağını biliyoruz
14:22 Ankara büromuzda arama 6 saat sonra bitti: Suç unsuru MA mikrofonu!
14:12 Kadın gazetecilerden tepki: Baş eğdiremeyecekler
14:11 Bakırköy Cezaevi’nde tutuklular darp edildi
14:04 Qamişlo’daki SİHA saldırısında 2 yurttaş yaşamını yitirdi
14:01 Barış Anneleri davasında ek bilirkişi raporu kararı
14:00 BM önünde kimyasala karşı eylem başlatılacak
13:59 Diyarbakır Ekoloji Derneği ‘Takas Pazarı’ kuruyor
13:52 Elvan ailesinin ‘Erdoğan’a hakaret’ davasında mütalaa hazırlanacak
13:29 DFG: Özgür basın geri adım atmaz
13:23 Şenyaşar’dan gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki
13:23 İşkenceyle gözaltına alınan gazetecilere ‘baş eğdirme’ çabası
13:09 ‘Gözaltına alınan gazeteciler serbest bırakılsın’
12:59 ÖHD üyelerine yönelik soruşturmayı AA’dan öğrendi
12:54 Emniyetten gözaltı gerekçesi: Haber yapmak!
12:49 Erdoğan’ın 'İnşası sürüyor' dediği tünel şantiyesine kilit vuruldu!
12:45 Sancar: Gazetecilerin gözaltına alınması basını susturma planının parçasıdır
11:55 Gazeteci örgütlerinden gözaltılara tepki: Susturamazsınız
11:49 11 gazeteci gözaltına alındı
11:27 Zap'ta Skorsky helikopter düşürüldü
11:04 Tutuklu yakınları: Cezaevlerinin sesi olmaya devam edeceğiz
10:58 Mersin'de 13 kişi gözaltına alındı
10:57 Av. Ülkü Şahin: Evlere baskın yapılması gazeteciliği kriminalize etme çabasıdır
10:39 Alanya'ya sürgün edilen tutuklulara tehdit
10:37 45 günlük bebeği olan gazeteci Zemo Ağgöz gözaltına alındı
10:25 Ev baskınlarında gazetecilere işkence
10:20 Kazan'ın faili konuşmadı, duruşma ertelendi
09:45 Abdullah Öcalan’dan 19 aydır haber alınamıyor: 274 başvuru yanıtsız bırakıldı
09:35 Barış Anneleri'nden kimyasal tepkisi: Uluslararası hukuk işletilsin
09:30 BEKSAV’ın yeni dönem kayıtları devam ediyor
09:30 DİP Eşsözcüsü Devecioğlu: Kimyasal suçu araştırılmalı