Efrin’i gösterip Minbic’i vurmak!
- analiz-dosya
- 12:26 18/1/2018
Efrin’e operasyon hazırlığı gündemde sıcak tutulmayadursun, TSK asıl yığınağı Minbic etrafına yapıyor. Minbic operasyonunun öne çekilme ihtimali çok yüksek.
Efrin’e operasyon hazırlığı gündemde sıcak tutulmayadursun, TSK asıl yığınağı Minbic etrafına yapıyor. Minbic operasyonunun öne çekilme ihtimali çok yüksek.
Efrin’e yönelik saldırı girişimi, sadece Efrin ve Kürtlerle sınırlı değil; gündemde olan Suriye’deki istikrarı hedeflediği gibi “yeni çatışma dinamiklerini ortaya çıkarma”, “DAİŞ ve türevlerine yeni alanlar açma” risklerini de barındırıyor.
Suriye'nin Dere kentinde 15 Mart 2011 tarihinde küçük bir kıvılcımla ateşi fitillenen iç savaş, Türkiye’nin dış politikasını neredeyse günlük, haftalık, aylık ve yıllık değiştirdi, değiştirmeye devam ediyor.
Minbic’te 10 Ocak’ta işkence edilerek öldürüldüğü anlaşılan 2 gencin cenazesi bulundu. Olayın bir süredir kentte provokatif eylemler organize eden Baas Rejimi’ne bağlı güçlerce yapıldığı belirtiliyor. Halk, rejimin Minbic yönetimini zayıf düşürerek kendisine mecbur kılmak istediğini belirtiyor.
Yaklaşan kongre nedeniyle tartışmaların odağında yer alan Halkların Demokratik Partisi (HDP), kurulduğu günden beri eleştiri ve saldırıların odağında yer alıyor. Oysa HDP, Kürt siyasetinin en az 40 yıllık birlik arayışının sonucu ortaya çıktı.
Astana 8'de İdlib için verilen "çatışmasızlık bölgesi" görevi yerine El Nusra ve radikal gruplarla Efrîn'i kuşatma planına geçen Türkiye, rejim ve Rusya'nın tepkisini çekti. Rusya, İdlib'te Türkiye kozlarını tüketmek için Efrîn saldırılarına şimdilik sessiz.
Türkiye'nin İdlib'teki varlığı, HTŞ ile ÖSO grupları üzerinden hayata geçirdiği planları ve Kuzey Suriyeli güçlerine karşı tutumu, Soçi’de toplanması planlanan ulusal kongreyi erteleme noktasına taşıdı.
Kriz ve kaosla 2018’e giren Ortadoğu’da yeni sorunlar baş gösteriyor. Suriye krizinde sona doğru gelinmesine rağmen yeni krizler kapıda. Bölgeyi yakından izleyen Hamide Yiğit, “2018 yılının bölge açısından daha krizli” olacağını söylüyor.
Birçok kritik gelişme ve değişimin yaşandığı Ortadoğu’da, 2018’de de önemli gelişmeler yaşanacak. Gelişmelerin merkezinde ise daha önce olduğu gibi yine Kürt coğrafyası yer alacak.
İktidar etrafında kümelemiş mahalle medyasında Gül- Erdoğan çatlağı tartışılıyor. Erdoğan’a yakın Abdulkadir Selvi, “Gezi’den bu yana Erdoğan’ın karşısında” derken, Hakan Albayrak ise, Abdullah Gül için “Risk alan bir siyasetçi” diye yazdı.
DAİŞ’in Rakka’da yenilerek gücünü kaybetmesinden sonra varlığını geçmişteki gibi sürdürmek isteyen Beşar Esad, DAİŞ kozuna sarılarak QSD'yi etkisizleştirme, Türkiye'yi ise bölgeden çıkarma arayışına girdi.
İmralı Heyeti’ne sık sık “Yasal güvenceniz olmazsa yarın öbür gün sizi idamla yargılarlar” uyarısında bulunan PKK Lideri Öcalan’ın ısrarı üzerine çıkarılan “çerçeve yasaya" rağmen HDP’li İdris Baluken’e ceza verildi.
“Çatışmasızlık bölgesi” adı altında İdlib üzerinden Efrîn sınırına dayanan Türkiye’nin “Efrîn’e saldırı” planında yalnız kaldı. Rusya’dan henüz “onay” alamayan Türkiye’nin desteklediği “Fırat Kalkanı” grupları birbirine düştü. “Milli Ordu” hesabı ise tutmuyor.
İran halklarının, rejimin baskıcı politikaları ve açlıkla terbiye etme siyasetine karşı başlattığı eylemler bir haftayı geride bırakıyor. Muhafazakarların hakimiyetiyle bilinen Meşhed kentinde başlayan eylemler, kısa sürede ülkenin tamamına yayıldı.
Abdullah Gül’ün son KHK itirazı sonrasında yürütülen tartışmalar Erdoğan’ın Gül’ü 2019 seçimlerinde karşısında rakip olarak görmek istediğini gösteriyor. Peki, bu ayrışmada “Kardeşim Gül”, Erdoğan için müttefik mi muhalif mi?