DÎLOK - Tek taraflı dayatmalarla sürecin sağlıklı ilerleyemeyeceğini belirten Çetin Arkaş, "Birbirimizi anlayarak barış yapacağız, tek taraflı dayatmalarla bu iş sağlıklı bir yere gitmez. Hakikatlerle her iki taraf da yüzleşmeli" dedi.
Demokratik Kurumlar Platformu tarafından Dîlok'un Şehitkamil ilçesinde bir salonda gerçekleştirilen buluşmaya, Çetin Arkaş, Özgür Kadın Hareketi'nden (Tevgera Jinên Azad- TJA) Ayla Akat Ata, Asrın Hukuk Bürosu üyesi Raziye Öztürk katıldı. Buluşma boyunca sık sık, "Bijî Serok Apo", "Selam selam İmralı'ya bin selam", "Jin, jiyan, azadî" ve "Bijî berxwedana zindanan" sloganları atıldı.
'ABDULLAH ÖCALAN'IN SELAMI'
Buluşmada ilk sözü alan Asrın Hukuk Bürosu üyesi Raziye Öztürk, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın selamlarını ileterek, Abdullah Öcalan’ın Kürtlerin haklarının anayasal güvence altına alınması gerektiğini belirttiğini söyledi. Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için şart olduğunu ifade eden Raziye Öztürk, "Abdullah Öcalan Kürtlerde kolektif yansımasını bulan bir önderlik. Dolayısıyla bu sürecin yürütülmesinde de tarafların eşit koşullarda olması gerekiyor. Bu yüzden biz aynı zamanda Sayın Öcalan'ın fiziki özgürlüğünü, özgür çalışır koşullarda olmasını önemsiyoruz. Yani nasıl devlet tarafı gidip herkesle istişare edip görüşebilecekse Sayın Öcalan'ın da diğer muhataplarla görüşebilmesi, onlara ulaşabilmesi gerekiyor" dedi.
'ÖNEMLİ OLAN BİZİM NE SÖYLEDİĞİMİZ'
TJA'lı Ayla Akat Ata, sürecin öncülerinin kadınlar olması gerektiğini belirtti. Ayla Akat Ata “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan 1993'ten beri sürecin içinde. Devletle bu görüşmeleri yaptı, değerlendirdi, sonuçlarını biliyor ve 27 Şubat deklarasyonundan bugüne kadar ortaya koymuş olduğu irade işte bu var olan sürecin toplamının bilgisidir. Başkan bu bilgiyle hareket ediyor. O zaman biz de bu bilgiye uygun örgütlülüğü ortaya koymak durumundayız. Adada görüşmeler olur, olmaz. Adada belli bir mutabakat sağlanır, sağlanmaz. Hatta ve hatta gündemimiz devletin ne yaptığı, ne söylediği değil. Önemli olan bizim ne söylediğimiz. Ne istiyoruz, biz ne istiyoruz, anneler ne istiyor, babalar ne istiyor, kadınlar ne istiyor, gençler ne istiyor?" diye sordu.
'UMUT BİZİZ'
Abdullah Öcalan 27 Şubat çağrısından sonra yapılan halk buluşmalarına işaret eden Ayla Akat Ata, "Eğer demokratik çözüm, demokratik toplumun inşası ve barış diyorsak o zaman onun sözünü ortaya koyacağız. Kendi kendimize güveneceğiz. Umut bizde, umut biziz. Umut tam da bugün bu salonları dolduran halkımızdır. Buraya gelme iradesini gösteren, bizi dinleyen halkımızdır. 27 Şubat'tan bugüne kadar toplantılar yapıyor. Belki bütün toplantılara gittiniz, katıldınız. Süreci anlamaya, anlamlandırmaya çalıştınız. Haklısınız. Çok kaygı var, çok endişe var ama önemli olan sizin ne düşündüğünüzdür. Önemli olan sizin iradenizdir. Başkan da bunu merak ediyor. Bu toplantıların yapılmasının amacı da budur. Başkan buradan sorulan soruyu, buradaki endişeyi, buradaki kaygıyı, buradaki heyecanı ve buradaki sevinci anlamak istiyor. On yılların bilgisiyle ve bin yılların Kürt halk gerçekliğiyle bu süreci örgütlüyor, öncülüğünü yapıyor ve biz bu salonları doldurarak onun çözüm üretebileceği mekanları açığa çıkartıyoruz. Kendi gündemimizi belirleyerek o gündemi pratikleştirerek sonuca ulaşana kadar çalışarak başarabiliriz" diye konuştu.
ABDULLAH ÖCALAN ALDATMAYAN ALDATILMAYANDIR
Çetin Arkaş ise sürecin ana muhatabı olan Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünün sağlanması, çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini belirtti. Arkaş, "Önder Apo inandığı şeyleri en zor şartlar altında dile getiren biri. Tarih bilinci çok güçlü ne yaptığını çok iyi bilen zeki biridir. Büyük bir özgüvenle şunu diyorum: Abdullah Öcalan aldatmayan, aldatılamayandır. Biz bunu tarihte çok gördük, deneyimledik. Kürtlerin bir halkın varlığını, onuru olarak gören bir anlayış gelişirse bizler onlarla kucaklaşmaya varız. Geçmişi kin tutmak için değil, bir daha yaşamamak için unutmayacağız. Bize entegrasyondan söz ediliyor, ancak kayyım atamaları devam ediyor, cezaevlerinde arkadaşlarımız esir durumda, adada tecrit kalkmış değil. Bazı şeyler değişmek zorunda. Kürt Türk ilişkileri son yüzyılda yaralı ve sorunluydu. Kültürel acılar, ekonomik zararlar yaşandı. Birbirimizi tanırsak barışı getirebiliriz" şeklinde konuştu.
'HAKİKATLERLE HER İKİ TARAF DA YÜZLEŞMELİ'
Savaş süreci boyunca hem Kürtlerde hem de Türklerde çok fazla kayıp yaşandığını, artık bu kayıpların yaşanmaması için barışın sağlanmasının şart olduğunu vurgulayan Çetin Arkaş, "Birbirimizi anlayarak barış yapacağız, tek taraflı dayatmalarla bu iş sağlıklı bir yere gitmez. Bunu önemle bir daha ifade etmek istiyoruz. Hakikatlerle her iki taraf da yüzleşmeli" diye ekledi.
Buluşma yurttaşların sorduğu sorulara verilen cevaplar ile sona erdi.
